
Esas No: 2009/11
Karar No: 2009/78
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2009/11 Esas 2009/78 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2009/11 E. , 2009/78 K.- 3194 SAYILI İMAR KANUNUNUN 42. MADDESI UYARINCA VERILEN PARA CEZASINA KARŞI YAPILAN ITIRAZIN İDARİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI
- İMAR KANUNU (3194) Madde 42
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : D.A. Vekili : Av. A.Y. Davalı : Çankaya Belediye Başkanlığı O L A Y : Davacının ikametgah olarak kullandığı taşınmazının balkonunun pimapen+cam ile kapatıldığı nedeniyle 3194 sayılı Yasanın 32. maddesi gereğince tespit zaptı tanzim edilerek tebligat işlemi gerçekleştirilmiş; projeye aykırılık teşkil eden bu durumun, 1 ay içinde ortadan kaldırılması, verilen süre içinde gereğinin yapılmaması halinde, bu unsurların belediyece yıktırılacağı yıkım masraflarının davacıdan tahsil edileceği, ayrıca Yasanın 42. maddesi gereğine para cezası uygulanacağı yazılı olarak tebliğ edilmiş; davacı verilen süre içinde imalatları sökmüş; bu durum Belediye teknik elemanlarınca tespit edilerek rapor tanzim edilmiştir. Daha sonra, davalı Belediyenin 11.08.2005 gün ve C:2005/2894.15 sayılı Encümen kararı ile, mal sahibi davacıya 3194 sayılı Kanunun 42. maddesi uyarınca 1.650 YTL para cezası verilmiştir. Davacı vekili, para cezası verilmesine ilişkin Belediye Encümen kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. ANKARA 11. iDARE MAHKEMESİ; 28.02.2006 gün ve E: 2005/1647, K: 2006/401 sayı ile; 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 1. Maddesinde, bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlakı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla; a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler, b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idari yaptırımların türleri ve sonuçları, c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci, d) idari yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu, e) idari yaptırım kararlarının yerine getirilmesine İlişkin esasların, belirlendiği, 2. maddesinde, Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığı anlaşılacağı, 3. maddesinde, bu Kanunun genel hükümlerinde diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı, 16. maddesinde, Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu, 27. maddesinde ise, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceğinin belirtildiği; bu durumda 3194 sayılı Kanunun 42. maddesine uymamanın kabahat tanımı içinde yer aldığı, anılan Kanunun 3. maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı 27. maddede idari para cezasına karşı sulh ceza mahkemesine başvurulacağı açıkça belirtildiğinden uyuşmazlığın çözümünün belirtilen nedenlerle idare mahkemelerinin görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir. Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur. ANKARA 12. SULH CEZA MAHKEMESİ; 07.04.2006 gün ve 2006/393 Müt. sayı ile; Kabahatler Kanununun 1. Kısımda yer alan Genel Hükümler başlığı altında 4 bölümden meydana gelen yasanın 3. maddesindeki bu kanunun Genel Hükümleri diğer Kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır amir hükmü karşısında Kabahatler Kanununun Genel Hükümleri başlığı altında 4.Bölümde yer alan 27.maddesindeki idari yaptırım kararına karşı Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabilir, hükmünün Kabahatler Yasasının Genel Hükümleri içinde yer aldığı yasadan belli olduğu; Anayasa Mahkemesinin 01/03/2006 tarihinde aldığı kararla Kabahatler Yasasının 3.maddesini iptal ederek yasama organına yasal düzenleme yapması konusunda süre verdiği haricen öğrenildikten sonra yapılan değerlendirmede, Kabahatler Kanununun Genel Hükümleri başlığı altında yer alan 3.maddede bu kanunun Genel Hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır, hükmünün de iptal edildiği gerçeği karşısında; özel yasalardan idari yaptırım kararına karşı idare mahkemesini görevli kılan yasa hükümlerinin herhangi bir yasaca iptal edilmemesi halinde halen yürürlükte oldukları ve dolayısıyla özel yasalardaki idari yaptırım kararına karşı başvuru yolunun İdare Mahkemesinin gösterilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesinin de Kabahatler Yasasının 3.maddesini iptal etmesi karşısında yeniden yapılan değerlendirme sonucunda; davaya konu idari para cezası İmar Yasasına Aykırılıktan dolayı davalı Belediyece verilmiş olup, bilindiği gibi 2001 yılında Anayasa Mahkemesince İmar Yasasına aykırılıktan dolayı verilen idari para cezalarına karşı başvuru yolunun Sulh Ceza Mahkemesi olduğunu gösteren hükmün iptal edilmesi karşısında ve Anayasa Mahkemesinde açıkça başvuru yolu olarak idari para cezalarına karşı İdare Mahkemesini görevli kılan kararı karşısında mahkemelerinin görevsizliğine karar verilmesi hususunda mahkemelerince tam bir kanaat gelmiş olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu kararın temyiz edilmesi üzerine, YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ; 17.06.2008 gün ve E: 2006/9485, K: 2008/15508 sayı ile, hükümden sonra 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı kanunla değişik 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 27/8 .maddesine göre idari işlemle birlikte verilen idari para cezasına bakmaya idari yargı görevli kılındığından muteriz vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan görevsizlik kararının ONANMASINA karar vermiş ve sonuç itibariyle Mahkeme kararı kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 02.03.2009 günlü toplantısında; l-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği….”açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine Sulh Ceza Mahkemesince Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, Başkanlıkça idari yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör - Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır. 3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin birinci fıkrasında, ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine, fenni mesule ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla; bir idari işlemin bir bölümünün idari yargının, diğer bir bölümünün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmadığı, zira bu işlemlerin, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğu, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olacağı, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı, idari bir işlemin bölünerek bir bölümünün idari yargının bir bölümünün de adli yargının denetimine bırakılmasında isabet bulunmadığı belirtilmek suretiyle iptal edilmiş olup, yasama organınca bu konuda düzenleme yapılmamıştır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi, 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür. 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde “(1) Bu Kanunun; a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır." denilmiştir. Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu"ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir. Bu düzenlemeye göre, Kabahatler Kanunu’nun; İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir. Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir. İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu yapı ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın(3194 sayılı Yasanın 32. maddesi gereğince tespit zaptı tanzim edilmesi ve projeye aykırı hususların yıktırılarak eski hale getirilmesi kararı) da verildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 11. İdare Mahkemesi’nce verilen 28.02.2006 gün ve E: 2005/1647, K: 2006/401 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.03.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.