19. Hukuk Dairesi 2019/3488 E. , 2020/561 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş, mahkemenin 08.07.2019 tarihli ek kararı ile davalı vekilinin temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verilmiş olup iş bu ek kararın davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili ... Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde, ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2008/1780 esas sayılı dosyası ile davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, takibin dayanağının bono olduğunu, bonoda borçlunun ... , kefilin de davacı gözüktüğünü, senetteki imzanın davacıya ait olmadığını, imzaya itiraz ettiklerini, davacının okuma-yazma bilmediğini, okuma-yazma bilmeyenlerin bastığı parmak izinin veya attığı imzanın usulünce tasdik edilmesi gerektiğini, ekte sunulan genel vekaletnamedeki imza ile senetteki imza karşılaştırıldığında imzaların davacıya ait olmadığının anlaşılacağını, davacının 1904 doğumlu olup şu an itibariyle 106 yaşında olduğunu, uzun süredir tedavi ile ayakta kaldığını, kendi işlerini yürütmesinin mümkün olmadığını, yaşı sebebiyle akli melekelerinin tam olarak çalışmadığını, akıl hastalığı ve zayıflığı bulunduğunu, her şeyi unuttuğunu, imza davacıya ait olmamakla birlikte, olsa dahi davacının fiil ehliyeti olmadığından geçerli olmadığını, imza davacıya ait olsa ve fiil ehliyeti bulunsa dahi senette borçlu gözüken İbrahim Burç"un korkutularak ve aldatılarak sahte senetlerin imzalatılmasını istediğini, ... bu konudaki dilekçesinin ekte sunulduğunu, ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2008/1780 esas sayılı dosyasında davacının ... İli, ... , ... Köyü 136, 340 ve 342 no"lu parsellerinin satışa çıkarıldığını ve davalı tarafından alacağına mahsuben satın alındığını iddia ederek takibin iptali ile davacının borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetli takipten dolayı davacıya asgari % 40 oranında icra-inkar tazminatı ödenmesine, icra takibi sebebiyle davacının elinden çıkıp davalıya geçen ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 136, 340 ve 342 no"lu parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, gerçeklerden uzak davayı kabul etmediklerini, davanın ve iddiaların zamanaşımına uğradığını, İİK m.72/7’de istirdat davası açılması için ödeme tarihinden itibaren 1 senelik hak düşürücü süre öngörüldüğünü, somut olayda ödeme tarihinden itibaren 1 senelik hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazların 25.09.2009 tarihinde davacının alacağına mahsuben satın alındığını, davacının ehliyetsizlik, imza inkarı ve hile iddialarının gerçeklikten uzak, zaman kazanmaya yönelik iddialar olduğunu savunarak haksız ve kötüniyetli davanın reddine, aynı gerekçelerle davalı lehine %40 oranında icra-inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açıldığı ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/46 esas sayılı dava dosyasında kesin yetki nedeniyle davanın reddine, dosyanın talep halinde görevli ve yetkili ... Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, iş bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, talep üzerine dosya Viranşehir 1. Asliye Mahkemesi’ne gönderilmiş, Viranşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce menfi tespit ve tapu iptal ve tescile ilişkin talepler bakımından tefrik kararı verilmiş, tapu iptal ve tescile ilişkin dava mahkemenin 2014/225 esasını almıştır.
Dava devam ederken davacının vefat etmesi üzerine mirasçıları tarafından davaya devam olunmuştur.
... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/225 esas sayılı dava dosyası üzerinde yapılan yargılama neticesinde 28.02.2014 tarihinde, dava konusu taşınmazların icra kanalıyla satışlarının 25.09.2009 tarihinde yapıldığı, dava tarihi itibariyle istirdat davaları için yasanın öngördüğü 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı mirasçıları vekilince temyiz edilmiş, Dairemizin 2015/7103 esas ve 2015/12787 karar sayılı ilamı ile; "... Somut olayda dava, imza inkarı ve ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, Mahkemece hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuş, davacı mirasçıları vekilince Dairemizin 2015/7103 esas ve 2015/12787 karar sayılı ilamına karşı bozma gerekçesinin düzeltilmesi istemiyle karar düzeltme yoluna başvurulmuş, Dairemizin 2016/5251 esas ve 2017/3334 karar sayılı ilamı ile; "… Somut olayda dava son ödeme tarihi dikkate alındığında İİK m.72/7 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır. Mahkemece işin esasına girilerek bu kapsamda davacı tarafın bedelsizlik ve ehliyetsizlik iddiaları değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen şekilde ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile 2015/7103 esas ve 2015/12787 karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına, açıklanan gerekçe ile mahkeme kararının davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, iş bu davanın konusunu oluşturan taşınmazların, davacı mirasçıların murisi olan müteveffanın kefili, davalının ise alacaklısı olarak göründüğü bonoya dayalı icra takibinde davalı alacaklı tarafından alacağına mahsuben satın alınan davacı murise ait taşınmazlar olduğu, davanın söz konusu taşınmazların tapularının iptali ile davacılar adına tescili talebine ilişkin olduğu, aynı bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olarak görülmekte olan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2017/321 esas sayılı dosyasında Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 2016/12357 esas ve 2017/1117 karar sayılı ilamında; "… Dava, icra takibine konu bonolardan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Takibe konu bonolardaki imzaların murise ait olmadığı belirtilerek imza inkarında bulunulmuştur. Bu durumda takibe ve davaya konu bonolar üzerindeki imzaların davacıların murisine ait olduğunu ispat yükümlülüğü davalı alacaklıdadır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda bonolardaki imzaların davacılar murisine ait olup olmadığının tespit edilmediği belirtilmiştir. Bu durumda davanın kabulü gerekirken ispat yükümlülüğünde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. " gerekçesine yer verildiği, bonodaki kefil imzasının davacı murise ait olduğunun ispat yükünün davalıda olduğu, ancak alacaklının bu yükümlülüğün gereğini yerine getiremediği, bu sebeple taşınmazların icra takibinde borca karşılık satılarak davalı adına tescil edilmelerinin imza inkarı karşısında yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve yolsuz tescile dayalı oluşturulan tapu kayıtlarının iptali gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, 136, 340 ve 342 sayılı parsellerin davalı adına olan kaydının iptali ile, davacı mirasçıları adına hisseleri oranında tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş, mahkemenin 08.07.2019 tarihli ek kararı ile süresinden sonra temyiz isteminde bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmiş, iş bu ek karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
SONUÇ: Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan 08.07.2019 tarihli ek kararın ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı mirasçıları yararına 2.540,00 TL tek bir duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı mirasçılarına verilmesine, davalı ..."tan alınan 6.500,00 TL peşin harçtan 54,40 TL onama harcı mahsup edilerek geriye kalan 6.445,60 TL harç bedelinin talebi halinde davalıya iadesine, 20.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.