19. Hukuk Dairesi 2018/3808 E. , 2020/712 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali ve karşı alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın açılmamış sayılmasına karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının davalıdan cari hesap ve faturalardan doğan alacakları için icra takibi başlattığını, takibe konu malların davalı firma çalışanlarına teslim edildiğini, davalının yasal sürede faturalara itiraz etmediği gibi davacıya gönderdiği mutabakat metinlerinin de borcu ikrar mahiyetinde olduğunu, davalının bağlı bulunduğu vergi dairesine BA-BS formlarının bildirildiğini, davalının takibe kısmî itirazda bulunduğunu ileri sürerek itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, davalının davacıdan aldığı ipliklerin ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, davalının ayıp nedeniyle dikim, boyama ve yıkama ile sipariş gecikmeleri nedeniyle müşterilere yapılan ödemelerden dolayı zarara uğradığını, tesbit davası ikame edilerek ayıplı ipliklerden kaynaklanan zararın hesaplatıldığını, ayıbın davacı şirkete bildirildiğini ve bu durumun davacı şirket çalışanının imzası ile tutanak altına alındığını, davalının ayıplı iplikler nedeniyle uğradığı zarar tutarında reklamasyon faturasını davacıya gönderdiğini, davalı şirketin sahip olduğu takas ve mahsup haklarını ileri sürdüklerini, davacının tazminat isteminin hukuka uygun olmadığı gibi davacının davalıya tazminat ödemesi gerektiğini savunarak, davanın reddini, mahkemece davanın kabulü hâlinde davalı şirketin uğradığı zararın takas-mahsup edilmesini ve kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Karşı davada davalı vekili, davalı şirketin ayıplı iplikler nedeniyle davacıya gönderdiği zarar tutarındaki faturanın davacı tarafından iade edilmesi üzerine noter aracılığı ile bir kez daha davacıya gönderdiğini, söz konusu fatura bedelinin somut veri ve delillere dayandığını, zarar miktarının 30.156,13 TL olduğunu ileri sürerek zarar bedeli 30.156,13 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında var olan ticari ilişkiden dolayı davacının davalıya satmış olduğu ipliklerden dolayı toplam 124.650,78 TL alacağının olduğu, ancak ipliklerin (terbiye ve finiş işlemlerinin farklı özelliklerde olmasından ortaya çıkan lot farkı nedeniyle) ayıplı olması nedeniyle davalı-karşı davacının 26.622,43 Euro karşılığı 58.822,26 TL zararının olduğu, karşı davacının bu zarardan 30.156,13 TL."sinin karşı davada talep edip diğer kısmını ise açılan davada takas ve mahsup olarak ileri sürdüğü, sonuç itibariyle davacının davalıdan 95.984,61 TL alacağının bulunduğu, karşı davacının ise karşı davalıdan 30.156,13 TL alacaklı olduğu, ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, davacının davalı aleyhine belirlenen 95.984,61 TL üzerinden yapmış olduğu takibin haklı ve yerinde olduğu, ancak tarafların alacak ve borç miktarları, ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise niteliği ve zarar miktarlarının yargılama sonucunda ortaya çıkması nedeniyle tarafların icra inkâr ve kötü niyet tazminatı taleplerinin yerinde görülmediği, her ne kadar kısa kararda icra takibinin 95.984,61 TL asıl alacak olarak yazılması gerekirken bu rakamın davacının davalıdan takas, mahsup ve karşı dava kalemleri düşürüldükten sonraki net alacağı olan 65.828,48 TL şeklinde yazıldığı, bu maddî hata düzeltilerek hüküm kurulduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davacı/karşı davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2016/3293 esas ve 2017/3531 karar sayılı ve 08.05.2017 tarihli ilamıyla, “Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda ""Asıl davanın kısmen kabulü ile davalının takas ve mahsup talepleri dikkate alınarak icra takibinin 65.828,48 TL asıl alacak ve buna takip tarihinden % 16,50 oranından fazla olmamak kaydı ile değişen oranlarda yıllık ticari avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazla talebin reddine"" denildiği halde, gerekçeli kararda ""Asıl davanın kısmen kabulü ile davalının takas ve mahsup talepleri dikkate alınarak icra takibinin 95.984,61 TL asıl alacak ve buna takip tarihinden % 16,50 oranından fazla olmamak kaydı ile değişen oranlarda yıllık ticari avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazla talebin reddine"" denilmiştir. Böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında hükmedilen alacak miktarı yönünden çelişki yaratılmıştır. Bu hal, HMK"nın 298/2 maddesine aykırılık teşkil ettiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamaya göre, asıl davanın açılmamış sayılmasına, karşı davada davacının karşı davalıdan 30.156,13 TL alacaklı olduğu, ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, tarafların alacak ve borç miktarları, ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise niteliği ve zarar miktarlarının yargılama sonucunda ortaya çıkması nedeniyle davalı-karşı davacının icra inkâr ve kötü niyet tazminatı taleplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle asıl davanın açılmamış sayılmasına karşı davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı/karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı/karşı davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacı-karşı davalıdan alınmasına, 01.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.