19. Ceza Dairesi 2020/4303 E. , 2021/4298 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Özel Belgede Sahtecilik
HÜKÜM : Beraat
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvuruların süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre, suçtan zarar gören Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun, katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmesi karşısında, CMK"nin 260/1. maddesi kapsamında hükmü temyize hakkı bulunduğu kabul edilerek dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1) Kişinin rızası dışında abonelik sözleşmesi düzenleyen veya bu özel belgeyi kullanan kişilerin, 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun"dan önce TCK"nin 207/1. ve 2. maddelerinde unsurları yazılı "özel belgede sahtecilik" suçundan yargılanmaları gerektiği, açılan kamu davalarının bu sevk maddeleri üzerinden görülmeye devam ettiği sabit ise de; 5809 sayılı Kanun"un 56. maddesine, 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun"la eklenen 4. fıkra ile "kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi veya işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemini yapmak veya yaptırmak" eylemi, özel kanunla düzenleme altına alınmış ve adı geçen Kanun"un 63/10. Maddesi gereği elli günden yüz güne kadar adli para cezası gerektiren bir suç olarak tanımlanmıştır.
6518 sayılı Kanun ile birlikte, yargılamaya konu "özel belgede sahtecilik" suçunun kapsamı, özel Kanun"un yürürlüğe girmesiyle daraltılmış ve suçun özel bir işleniş şekli olan "kişinin rızası dışında abonelik sözleşmesi (işlemi) yapma" eylemi tanımlanmıştır.
5237 sayılı TCK"nin "zaman bakımından uygulama" başlıklı 7/2. maddesi; "...Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur..." hükmünü amirdir.
Bu açıklamalar ışığında; 5809 sayılı kanunun "cezai hükümler" başlıklı 63/10 maddesinde; 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonucu, suçun maddi unsuru "...fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar..." şeklinde tanımlanmaktadır. Adı geçen maddede yazılı "...bu işi..." deyiminden kastın, suçun unsurlarını oluşturan seçimlik hareketleri nitelemek olduğu, madde metninde atıfta bulunulan fıkralardan biri olan 5809 sayılı yasanın 56. maddesinin 4. fıkrasında yazılı seçimlik hareketlerin "...kişinin bilgisi veya rızası dışında; abonelik tesisi veya işlemi, elektronik kimlik bilgisini haiz cihaz kayıt işlemi, yapmak ve yaptırmak veya bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlemek, usule uygun düzenlenen bir evrakta değişiklik yapmak veya kullanmak..." seçimlik hareketleri olduğu anlaşılmaktadır.
Sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının "...kişinin bilgisi ve rızası dışında abonelik tesisi veya işlemi yapmak, yaptırmak veya bunun için gerçeğe aykırı bir belge düzenlemek, usulüne uygun düzenlenen evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan bir evrakı kullanmak..." olduğu, suçun sübutu bakımından, sanığın adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, adı geçen evrakta, değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğu kabul edilebilecektir.
Bu kapsamda; Turkcell A.Ş. tarafından dosyaya sunulan 08/03/2013 tarihli yazısı uyarınca, suça konu sözleşmeyi yapan Çakıl İletişim isimli bayiinin suç tarihindeki yetkilisi olduğunu kabul eden sanığın, sözleşme ekinde bulunan kimlik fotokopisi üzerinde kaşesinin bulunduğu da göz önüne alındığında sanığın şikayetçinin rızası dışında oluşturulan sözleşmeyi işleme koyarak hattın açılmasını sağlamak suretiyle 5809 sayılı Kanunda sayılan abonelik işlemi yapmak veya yaptırmak eyleminin sabit olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın mahkumiyeti yerine sözleşmelerde alt bayi Çakır İletişimin kaşesinin bulunmadığı ve diğer yazı ile imzaların da sanığa ait olduğunun sabit olmadığı gerekçesiyle sanık hakkında yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
2) Suçtan zarar gören Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu"na kovuşturma evresinde duruşmalardan haberdar edilme ve kovuşturmanın her aşamasında kamu davasına katılma hakkı bulunması karşısında, anılan kuruma duruşma gününü bildirir davetiye çıkartılmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmak suretiyle, CMK"nin 234. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı ve suçtan zarar gören Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu vekili ile O yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 13/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.