19. Ceza Dairesi 2021/5906 E. , 2021/6143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz
HÜKÜM : Beraat
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Sanık hakkında beraat kararı verildiğinden uzlaştırma prosedürünün uygulanması gerektiğine yönelik tebliğnamedeki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Eyleme ve yükletilen suça yönelik katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, Üyeler ... ve ..."un hükmün suçun sübut bulduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesi gerektiğine dair karşı oylarıyla 02/06/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(M) (M)
KARŞI OY:
Sanık hakkında katılan Düş Yeri Yapım Yayın San ve Tic. Ltd. Şti. adına marka tescilli ürünlerin lisansız olarak iş yerinde ticari amaçla satışa arz ettiği iddiasıyla Marka Hakkına Tecavüz suçundan açılan kamu davasının yargılaması sonunda yapılan aramanın CMK nın 119/4 maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmiştir.
Katılanın temyiz talebi üzerine Dairemizce yapılan inceleme beraat hükmünün onanmasına hükmedilmiştir.
Sayın çoğunluk ile görüş ayrılığımız suçun sübut bulduğuna yöneliktir.
Şöyle ki;
Dairemizin 14.02.2019 tarih, 2019/226 Esas ve 2019/4389 karar sayılı emsal ilamında belirtildiği üzere;
Ceza Muhakemesinin amacı; sosyal düzenin korunması ile kişilerin hak ve özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurulması suretiyle hukuken geçerli kanıtlarla hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır.
Ceza Muhakemesi hukukumuz ""delil serbestliği"" ilkesini benimsemiş, delilleri değerlendirmede de hakime tam bir serbestlik tanınmıştır. Delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplanması zorunludur.
Delillerin bir ya da bir kaçının hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmesi hukuka uygun yöntemle elde edilen diğer delillerin yok sayılmasını gerektirecek midir?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde sunulan kanıtların kabul edilebilir olup olmadığına karar verme usulünü gösteren ve hangi kanıtların kabul edilebilir olduğunu, hangilerinin kabul edilemez olduğunu belirleyen bir kural olmadığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de “ İç hukukta yeterli hukuki temeli bulunmadan veya hukuka aykırı vasıtalar kullanılarak elde edilmiş materyallerin yargılamada kanıt olarak kullanılması kural olarak, başvurucuya gerekli usulü güvencelerin sağlanmış olması ve materyelin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı olmaması şartıyla, sözleşmenin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki adil yargılanma standartlarına aykırılık oluşturmaz ” ( Chalkley/ Birleşik Krallık [kk] B.No: 6383/100, 26.09.2002)
Bir delilin, diğer yan delillerle desteklenmemiş olması, mutlak suretle adil yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturmaz. Mahkemece hükme esas alınan bir delilin çok kuvvetli olması ve güvenilirliği konusunda herhangi bir risk bulunmaması, destekleyici delillere olan ihtiyacın yoğunluğunu azaltır. Buna karşılık gücü ve güvenilirliği konusunda birtakım şüpheler bulunan bir delilin, suçun sübutu konusunda ulaşılan vicdani kanaat bakımından belirleyici olması halinde, bu durum hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabilir ” (Güllüzar Erman, B. No: 2012/542 04.11.2014) şeklinde kararlar vermiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 230. madde 1. fıkra (b) bendinde ""mahkumiyet hükmünün gerekçesinde dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller ayrıca ve açıkça"" gösterilir denilmek suretiyle hukuka uygun yöntemlerle elde edilen diğer delillerin geçerliliğini koruyacağı benimsenmiştir.
Temyiz davasına konu somut olayda; katılan vekilinin birden fazla işyerinde müvekkili olduğu şirket adına tescilli ürünlerin taklitinin satıldığı ihbar etmesi üzerine, Mahkemece usulüne uygun olarak verilen arama kararına istinaden, sanığa ait işyerin de, 5 polis memuru ve mahalle muhtarı ile yapılan aramada taklit olduğu anlaşılan 12 adet telefon görünümlü pepe marka oyuncak, 3 adet küçük boy pepe görünümlü peluş oyuncak, 4 adet plastik ve peluş karışımlı pepe görünümlü oyuncak, 3 adet büyük boy peluş pepe görünümlü oyuncak, 1 adet pepe görünümlü peluş helikopter oyuncak ele geçirildiği,
Sanık savunmasında arama işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmüş ve mahkemece bu gerekçeyle beraat kararı verilmiş ise de; sanığın mahkeme huzurundaki savunmasında ‘dava konusu ürünlerin kendi iş yerine ait olduğunu, bu ürünlerin imitasyon olduğunu bilseydim alış ve satış yapmazdım, bu ürünleri aldığım satıcıya iade etmek istiyordum’ şeklindeki savunması ve yukarıdaki açıklamalar karşısında, suçun bizzat sanığın ikrarı ile sübut bulduğu anlaşılmış olmakla, arama kararının usulüne uygun yerine getirilmediği gerekçesiyle yerel Mahkemece verilen beraat kararının onanmasına dair, Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşlerine katılmıyoruz.