
Esas No: 2020/6868
Karar No: 2021/1703
Karar Tarihi: 17.02.2021
Erişimin engellenmesi talebi - Kişilik Hakları - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2020/6868 Esas 2021/1703 Karar Sayılı İlamı
19. Ceza Dairesi 2020/6868 E. , 2021/1703 K.
"İçtihat Metni"
Divamagazin, finansgundem, internethaber, medyafaresi, medyaradar, sabah, turkiyehaber merkezi isimli internet sitesi adreslerinde yayınlanan haberlerin içeriğine yönelik ilgilisi ... vekili tarafından yapılan erişimin engellenmesi talebinin reddine dair İstanbul 12. Sulh Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/02/2020 tarihli ve 2020/1041 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05/03/2020 tarihli ve 2020/1282 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı"nın 27.10.2020 gün ve 8507 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.11.2020 gün ve KYB. 2020/100935 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, yukarıda belirtilen internet sitelerinde yapılan haber ve paylaşımlar sebebiyle ilgilisi vekili tarafından erişimin engellenmesi talebinde bulunulması üzerine, İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimliğince erişimin engellenmesi talep edilen haberlerde kişilik haklarına saldırı olmadığından ve yayın içeriklerinin düşünce ve düşünceyi açıklama hürriyeti kapsamında ele alınması gerektiği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre, başvuru sahibinin yaşadığı bir olay sonrasında ağır yaralandığı ve uzun süre yurt dışında tedavi gördüğü, kendisi hakkında 2018 yılına ait farklı tarihlerde bahse konu sitelerde paylaşılan ""intihar ettiğine dair"" yazı içeriklerinin yayınlanmasından itibaren belirli bir süre geçmiş olup, anılan yazılara halen ulaşılabilir olmasının, başvuru sahibinin şeref ve haysiyetini zedeleyici nitelikte olduğu, yazı içeriğinin eleştiri sınırını aştığı ve başvuranın istememesine rağmen, geçmişinde yer eden olumsuz tecrübelere dair yazılara, toplum tarafından istenen her anda kolaylıkla ulaşılmasının başvuranın kişilik hakkını zedelediği, ilgili haber içeriklerinin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, başvurucunun unutulma hakkının bulunduğu ve haberin güncellik değerini kaybettiği, bu nedenle haber içeriklerinin kişilik haklarını zedelediği anlaşılmakla, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un "içeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi" başlıklı 9/(1). maddesinin uygulanma şartları;
- İnternet ortamında yapılan bir yayın olması,
- İnternet ortamında yapılan yayın içeriğinde, gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşların kişilik haklarının ihlal edilmesidir.
Kişilik Hakları; Özel hukukta kişinin doğumla birlikte kazandığı ve üzerine kişisel gelişimiyle birlikte her geçen gün yeni değerler kattığı kişiliğinin, maddi ve manevi bütünlüğünün, isminin, mesleki kariyerinin, ailesinin ve hatta sosyal çevresinin kişi üzerinde oluşturduğu, kısacası kendini gerçekleştirme yolunda elde ettiği tüm kazanımlarının ve menfaatlerinin, hukuk düzeni tarafından koruma altına alınan yönüdür. Medeni hukuk kapsamında kişilik hakları, kategorik anlamda mutlak haklar içinde yer alan, her zaman varolan, zamanla tükenmeyen, herkese karşı ileri sürülebilen, çoğu zaman kişiye sıkı sıkıya bağlı ve devredilemeyen haklardandır.
İfade özgürlüğü; insanın dilediği şekil, zaman ve koşulda, herhangi bir baskı, sınırlama veya zorlama altında kalmadan bilgi ve fikir sahibi olma, özgürce düşünme, düşüncelerini baskı altında kalmadan açıklama, muhatabına iletme ve yayma imkanının elinde bulunmasıdır.
O halde ifade özgürlüğünün temel unsurları;
- Bilgiye, yorum ve değerlendirmelere, mesaj veya habere özgürce erişebilme,
- Herhangi bir sınırlama, baskı veya yönlendirme olmaksızın özgürce kanaat ve fikir sahibi olma,
- Sahip olunan düşünce ve kanaati özgürce açıklayabilme ve yayma imkanının bulunması olarak sayılabilir.
Basın Özgürlüğü; ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olmak üzere, insanların bilgiye ulaşma ve fikir elde edebilme yönündeki en önemli araçlardan olan basının, yazılı, görsel veya işitsel araçlarla sunduğu ve kamu hizmetini gerçekleştirme yolunda sahip olduğu özgürlüktür. Basın özgürlüğünün var olması demek; başkalarından gelebilecek her türlü müdahaleye ve baskıya karşı sırf toplumu aydınlatmak amacıyla gerçekleştirdiği faaliyetleri sırasında öngörülemeyen bir takım olumsuz durumlarla karşılaşma veya haksız bir yaptırımla cezalandırılma endişesi duymadan, özgürce görevini yerine getirebilmesi demektir.
Basının, geniş imkanları olan bir organizasyon olması, ona bireylere nazaran daha büyük bir muhatap sayısı (kitlesi) sağlamaktadır. Bu nedenle basının ifade özgürlüğünü kullanırken muhatabı üzerinde yarattığı etkinin boyutları da düşünülerek yaptığı işe bir kamu hizmeti ayrıcalığı tanınmış, bu ayrıcalıkla birlikte bahşedilen güvenilirliği, yapılan işten doğan sorumluluğun da büyük olmasını beraberinde getirmiştir.
Şüphesiz ifade ve basın özgürlüğü de diğer temel hak ve özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. İfade ve Basın Özgürlüğünün sınırlanması, başta Anayasa ve AİHS"nin 10/2. maddesi olmak üzere uluslararası ve ulusal mevzuatta düzenleme altına alınmıştır.
Hemen her temel hak ve özgürlük için olduğu gibi ifade özgürlüğünün de sınırlanması açısından genel bir takım kriterlerin her somut olayda ayrı ayrı gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Hukuk tekniği açısından bir temel hak ve özgürlüğün sınırlandırılması için gözetilmesi gereken kriterler;
- Sınırlamanın kanunla yapılması (yasal bir dayanağı olması),
- Sınırlamanın meşru bir amaca hizmet etmesi (AİHS"de veya iç hukukta yer alan sınırlama sebeplerinin varlığı),
- Sınırlamanın demokratik toplum gereklerine uygun olması (demokratik ve bilinçli bir toplumda yapılacak sınırlamanın normal görülmesi ve saygıyla karşılanması)
- Sınırlamanın ölçülü olmasıdır.
AİHS"nin 10. maddesinde bir temel hak ve özgürlük olarak kabul edilen ifade özgürlüğünün de sınırsız olmadığı, objektif olarak belirlenmiş istisnai durumlarda sınırlanabileceği öngörülmüştür. AİHS"nin 10/2. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün sınırlama sebepleri;
- Ulusal güvenliğin, toprak bütünlünün veya kamu güvenliğinin korunması,
- Kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin engellenmesi,
- Sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması,
- Gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması olarak sayılmıştır.
Kanun yararına bozmaya konu uyuşmazlık bakımından; sınırlanması istenen ifadenin başkalarının şöhret ve haklarını ihlal etmeyecek derecede saygıdeğer olması gerektiği, aksi halde sınırlandırılmasının kaçınılmaz olduğu değerlendirilmektedir.
Kişilik haklarının ihlal edilip edilmediğine dair 5651 sayılı Kanun"un 9. maddesinde düzenlenen çekişmesiz yargıya başvuru aşamasında, Sulh Ceza Hakimliklerince araştırılması gereken hususlar; sırf başvuruya konu ifadeden hareketle, ilk bakışta kişilik haklarını ihlal eden ifadelerin kullanılıp kullanılmadığı ve kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilebilirse, bu kez de ihlalde başkalarının "ifade ve basın özgürlüğü" gibi bir hukuka uygunluk sebebinin bulunup bulunmadığının ortaya konulmasıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de, Axel Springer & Almanya kararında, ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda, sınırlamanın sözleşmeye uygun olup olmadığının tespiti bakımından;
- İfadenin genel kamu yararını güden bir tartışmaya katkıda bulunması,
- İfadede sözü edilen kişinin tanınmışlık derecesi ve aktarılan konu,
- İfadede adı geçen kişinin daha önceki davranışları,
- İfadeye konu olan bilgiyi elde etmek için kullanılan yöntem,
- İfadede aktarılan bilginin doğruluğu, içeriği, biçimi ve etkileri,
- İfadenin sınırlanması için uygulanan yaptırımın türü, miktarı, ölçülü şekilde kullanılıp kullanılmadığı,
Yönlerinden değerlendirilmesi gerektiğini öngörmektedir.
Kanun yararına bozmaya konu somut uyuşmazlıkta; Başvuran ..., ünlü bir iş adamının kızı ve sosyetede tanınan bir modeldir. Başvuran vekili, müvekkilinin başından geçen üzücü olaydan sonra hayati tehlikesi olduğu ve yeni kendine geldiğini, basında kendisi hakkında çıkan haberlerde intihar ettiği yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu ileri sürerek dilekçesinde ekli URL adresleri ve internet sayfa çıktılarında müvekkilinin kişilik haklarını ihlal edici içerikler bulunduğundan bahisle erişimin engellenmesini talep etmiştir. Bahse konu internet yayın içeriklerinin incelenmesinde, ulusal çapta internet gazeteciliği yapan haber sitelerinin ve magazin yayıncılığı yapan içerik sağlayıcılarının 18,20,26 Temmuz 2018 tarihli haberlerin hemen hemen hepsinde aynı veya benzer şekilde başvuranın başından geçen talihsiz olayın somut olgulara dayanılarak anlatılmaya çalışıldığı görülmüştür.
Başvuranın dilekçesine konu yayınlarda başvuranın ilk bilgilere göre intihar ettiğinin iddia edildiği, ailesinin avukatının olayla ilgili açıklamalarda bulunduğu ve olayın intihar olmadığı yönünde şüphelere yer verdiği, başvuranın hayati tehlikeyle hastanede yaşam mücadelesi verdiği, alkolün veya uyuşturucunun etkisinde olabileceğinin söylendiği bilgilerine yer verilmiştir.
Başvurunun, Anayasa Mahkemesinin emsal kararına atıfta bulunularak, internet içeriklerinde ilk bakışta kişilik haklarını ihlal edici bir haber olmadığı, adı geçen internet URL adreslerinin erişime engellenmesinin halkın haber alma hakkının dolayısıyla basın özgürlüğünün ihlali anlamına geleceğinden bahisle başvurunun reddedildiği, yapılan itirazın da reddine karar verildiği görülmüştür. Başvuran vekilinin red kararı üzerine bu kez unutulma hakkı çerçevesinde kararın kanun yararına bozulması istemiyle başvurduğu görülmektedir.
Yukarıda yazılı mevzuat, doktrin ve emsal yargı kararları ışığında başvuran hakkında yapılan haberlerin kişilik haklarını ihlal edip etmediği ile basın özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı yönünden yapılan değerlendirmede;
- İfadenin yer aldığı internet haber sitelerinin hem magazin gündemi açısından hem de adli bir olay hakkında toplumu bilgilendirme işlevi açısından toplumun ilgisini çekebilecek güncel bir konu hakkında haber yaptığı,
- Haberin veriliş biçimi ile kullanılan ifadelerde, başvuranın kişilik değerlerinin ihlal edilmediği, başvuranın şöhret ve haklarının kötüniyetli bir şekilde hedef alınmadığı, somut olgulardan hareketle başına gelen olayların anlatıldığı, olayın elde edilen duyumlara göre yorumlanmaya çalışıldığı, yazıların çoğunda başvuranın bir an önce sağlığına kavuşması dileğinde bulunulduğu,
- İfadeye konu kişinin magazin basını açısından ünlü bir model olduğu, dolayısıyla haklın habere duyduğu güncel bir ilginin var olduğu, başvuranın tanınmışlık derecesi göz önüne alındığında tolumun genelini ilgilendiren ve kamu yararı güden bir tartışmaya katkıda bulunduğu,
- Başvurunun kabulü ile yayınların erişime engellenmesi halinde, basının özgürce haber yapma imkanının sınırlanacağı, ancak bu sınırlamanın temelinde meşru bir amacın olmayacağı ve ölçüsüz bir teddir verilmiş olacağı,
Sonuç olarak, başvuran hakkında yapılan haberlerin basın özgürlüğü sınırları çerçevesinde kaldığı değerlendirilmiştir.
Başvurunun unutulma hakkı yönünden değerlendirilmesine gelince;
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun 03.03.2016 tarihli 2013/5653 başvuru sayılı dosyasında almış olduğu kararda belirtildiği üzere;
Anayasa Mahkemesi birçok kararında ifade özgürlüğünün sadece düşünce ve fikirleri yayma özgürlüğünü değil haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünü de kapsadığını vurgulamıştır (Emin Aydın, B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 40; Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 34). Bu bağlamda haber ve fikirlerin yayılmasını ve bunlara kamunun ulaşmasını kolaylaştıran İnternet"in toplum hayatındaki önemli rolü yadsınamaz. İnternet üzerinde arşiv oluşturma, aktüalitenin ve haberlerin saklanmasına ve erişilebilirliğine büyük ölçüde hizmet etmektedir. Bu nitelikteki arşivler özellikle doğrudan halkın erişimine açık ve genelde ücretsiz olmaları nedeniyle tarih eğitimi ve araştırma faaliyetleri için kaynak sunmaktadır. Öte yandan demokratik bir toplumda basının ilk işlevi olan "gözetleyici" rolünün bir sonucu da arşivlerin halkın erişimine sunulmasıdır. (Wegrzynowski ve Smolczewski/Polonya, B. No: 33846/07, 16/7/2013, § 59; Times Newspapers Ltd/Birleşik Krallık (No. 1 ve 2), B. No: 3002/03 23676/03, 10/3/2009, §§ 27, 45). Bu nedenle İnternet"te tutulan arşivlerin, ifade ve basın özgürlükleri kapsamında olduğu açıktır. Dolayısıyla İnternet"te yayımlanan ve gazetecilik faaliyeti kapsamında kabul edilen bir haber arşivinin yayından kaldırılması basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale teşkil eder.
İfade özgürlüğü ile onu tamamlayan ve ifade özgürlüğünün kullanılmasını sağlayan basın özgürlüğü, Anayasa"da yer alan temel hak ve özgürlükleri sınırlama rejimine tabidir. Anayasa"nın 28. maddesinin dördüncü fıkrasında basın özgürlüğünün sınırlanmasında 26. ve 27. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Böylece basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ile ilgili genel hüküm niteliğindeki 26. madde ile sanatsal ve akademik ifadelerle ilgili 27. maddedeki sınırlama rejimine tabi tutulmuştur. Basın özgürlüğüne yönelik diğer sınırlamalar ise 28. maddenin beşinci ve izleyen fıkralarında yer almıştır. Basının, Anayasa"nın 26., 27. ve 28. maddelerinde sayılan sınırlandırmalardan biri olan "başkalarının şöhret veya haklarının, özel veya aile hayatlarının" korunması için konmuş olan sınırlandırmalara uyması gerekir (Kadir Sağdıç, § 55; İlhan Cihaner (2), § 62). Bu itibarla "başkalarının şöhret veya haklarının, özel veya aile hayatlarının" korunması bağlamında şeref ve itibarın korunması hakkının etki alanını genişletmenin ifade ve basın özgürlüklerinin ihlali sonucunu doğurabileceği hatırda tutulmalıdır.
Öte yandan başkalarının şöhret ve haklarının korunmasıyla ilgili olarak bazı sınırların aşılmaması gerekse de basının, görev ve sorumluluklarının bilincinde olarak kamu yararını ilgilendiren her konuyu iletme görevi olduğu, onun bu tür konularda bilgi ve fikir yaymadan ibaret olan görevine kamunun bu fikir ve bilgileri alma hakkının eklendiği hatırda tutulmalıdır(Kadir Sağdıç, § 51).
Bu sebeple Anayasa"nın 17. maddesinin birinci fıkrasında koruma altına alınan şeref ve itibarın korunmasını isteme hakkı ile başvuruya konu İnternet haber arşivinin Anayasa"nın 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğü ve bu özgürlükle bağlantılı olarak Anayasa"nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü arasında Anayasa Mahkemesi içtihadında ortaya konulan kriterlere uygun şekilde bir denge kurulması gerekmektedir. Ancak geçmişteki olayların arşivlenmiş olması hâlinde çatışan haklar arasındaki dengelemenin güncel olaylara ilişkin yapılan haberlerden daha farklı yorumlanması makul kabul edilmelidir. Bu bağlamda, basının yayımladığı haberlerin gerçekliğine ilişkin olarak sorumluluk bilinci ile hareket etmesi (Kadir Sağdıç, §§ 53, 54; İlhan Cihaner (2), §§ 60, 61) gerekliliği, güncel haberlere nazaran doğası itibarıyla eskiyen ve yayımlanması ivedilik ve zorunluluk arz etmeyen geçmişe ilişkin haberler bakımından daha katı görünmektedir. Ancak yapılacak dengelemede haber arşivinin de Anayasa"nın 26. ve 28. maddeleri bağlamında güvence altına alındığı gözönünde tutulmalıdır.
Dairemizin, başta Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/6/2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679 sayılı kararına atıfta bulunduğu 05/06/2017 tarihli ve 2016/15510 E. 2017/5325 K. sayılı kararı ile pek çok emsal kararında belirtildiği üzere;
Yargı organlarının; internet arşivinde kişilerin şeref ve saygınlığına yönelen, kişilerin özel hayatı ve kişisel verilerinin kamu yararına katkı sağlamayacak şekilde işlendiği görülen, güncelliğini yitiren, her an toplumun erişimine açık halde bulunan ve tarihsel bir veri olarak da kabul edilemeyeceği anlaşılan yayınlar hakkında; makul, haklı ve ispatlanabilir taleplerde bulunulması halinde, ifade ve basın özgürlüğünün özüne halel getirmemek şartıyla, "kişisel verilerin korunması" ve "unutulma hakkı" kapsamında "erişime engellenmesi" yönünde kararlar verebileceği değerlendirilmektedir.
Bu çerçevede, bir İnternet yayınının unutulma hakkı kapsamında İnternet ortamından çıkarılabilmesi ve/veya erişimin engellenmesine karar verilmesi için;
- yayının içeriği,
- yayında kaldığı süre,
- güncelliğini yitirme,
- tarihsel bir veri olarak kabul edilememe,
- kamu yararına katkısı (toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği)
- habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı,
- haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği,
- halkın ilgili veriye yönelik ilgisi,
Gibi hususların her somut olay açısından birlikte değerlendirmeye tabi tutularak ayrıntılı şekilde incelenmesi gerekmektedir.
Unutulma hakkında dair yukarıda yazılı kriterlerin somut uyuşmazlık bakımından incelenmesi sonucunda;
- Yayının içeriğinde; başvuranın başından geçen somut bir olayın haber mahiyetinde aktarıldığı,
- İnternet yayınlarının 2018 yılında meydana gelen bir olay hakkında yapıldığı ve başvurunun ise 2020 yılında yapıldığı,
- Haberlerin güncelliğini yitirmediği,
- Habere konu kişinin, ünlü bir ailenin kızı ve model olması ve sosyete hayatında tanınmışlığı göz önüne alındığında toplumun habere olan ilgisinin halen devam ettiği,
- Habere konu edilen somut olguların başvuranın başından geçen üzücü bir olay sonrasında elde edilen bilgiler ve yapılan yorumlarla birlikte sunulduğu,
Sonuç olarak erişime engellenmesi talep edilen internet yayınlarının unutulma hakkı çerçevesinde kaldığının değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yukarıda sözü edilen nedenlerle yerinde görülmediğinden REDDİNE, 17.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.