
Esas No: 2019/23595
Karar No: 2020/7579
Karar Tarihi: 17.06.2020
Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/23595 Esas 2020/7579 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2019/23595 E. , 2020/7579 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan suça sürüklenen çocuk ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 129/1, 31/3, 62/2 ve 52/2. maddeleri gereğince 320,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Adana 2. Çocuk Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli ve 2017/627 esas, 2018/589 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; "Dosya kapsamına göre, anılan Mahkemenin aynı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında silahla tehdit ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından dolayı sonuç olarak verilen 8 ay 10 gün hapis ve 1 ay 20 gün hapis cezalarına ilişkin hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, aynı şekilde aynı hükümde hakaret suçundan dolayı sonuç olarak 320,00 Türk lirası adli para cezası verildiği, ancak bu adli para cezası ile ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden bir karar verilmediği gibi gerekçe kısmında bir değerlendirme de yapılmadığı, hakaret suçunun nev"i itibarıyla maddi bir zararın da oluşmadığı gözetildiğinde, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.”
Kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, CMK"nın 231. maddesinde sayılan objektif ve subjektif koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Objektif koşulların değerlendirilmesindeki hatalar kanun yararına bozma konusu olabilecekken, subjektif koşula yönelik hukuka uygun gerekçeler takdire ilişkin olduğundan, kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Bununla birlikte, sanık veya müdafiinin bu kurumun lehlerine uygulanmasına yönelik talepleri bulunması ve objektif koşulların oluşmasına karşın, koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmaması da, yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık kabul edilerek, kanun yararına bozma konusu yapılabilecektir.
İnceleme konusu somut olayda; suç tarihi itibariyle sabıkası bulunmayan suça sürüklenen çocuk ... hakkında, katılana yönelik konut dokunulmazlığının ihlali ve tehdit suçlarından hapis cezasına hükmedilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hakaret suçundan ise adli para cezası verildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, suça sürüklenen çocuğun uygulanmasını talep etmesine rağmen değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluşması karşısında, mahkemece subjektif koşul da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun değerlendirmesiz bırakılması hukuka aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Adana 2. Çocuk Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli ve 2017/627 esas, 2018/589 karar sayılı kararının, suça sürüklenen çocuk ... hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 17/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.