17. Hukuk Dairesi 2016/12985 E. , 2019/6558 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün tüm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 17/08/2005 tarihinde davalı ..."ya ait ZMSS poliçesi bulunmayan aracın davacının sürücüsü olduğu araca çarpması sonucu davacının malul kaldığını, davacının Almanya"daki işinden zorunlu olarak erken emekli olduğunu, bu nedenle gelirinin yarı yarıya düşmesi nedeniyle gelir kaybının oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere sakatlık nedeniyle 50.000,00 TL maddi tazminatın davalı ... yönünden olay tarihinden, Güvence Hesabı yönünden poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere hasar dosyasının açıldığı tarihten sonraki 8 işgününü takip eden tarihten itibaren faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen, 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili; 25/02/2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin dava değerini 155.766,93 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... vekili, yetki ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Kızıltan vekili, yetki, zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 50.000,00 TL kalıcı sakatlık tazminatının ... yönünden kaza tarihi olan 17/08/2005 tarihinden itibaren, Güvence Hesabı yönünden temerrüt tarihi olan 02/09/2010 tarihinden ve poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin zamanaşımı nedeni ile reddine; 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 17/08/2005 tarihinden itibaren davalı ..."dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karar, tüm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, ceza dosyasına alınan uzman bilirkişi raporlarında belirtilen kusur oranının benimsenmesinde ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın (4 nolu bent hariç) hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B.K"nın 47. maddesindeki (TBK 56. mad.) özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak
düzenlenmiştir. BK"nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK"nın 109/I. Maddesinde
"Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK"nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya Güvence Hesabı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK"nın 16.04.2008 gün, ... HGK"nın 05.06.2015 gün ... ve HGK"nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771, HGK"nın 10.06.2015 gün, 2014/17-27, 2015/1530 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 17.08.2005 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacı yaralanmış ve aynı kaza sebebi ile davalının maliki olduğu sigortasız araç sürücüsü ölmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere, KTK"nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Bir ölü ve birden fazla kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir.
Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK"nın 109. maddisinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır.
Buna göre eylem için(TCK 85/2) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nın 66/1-d maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında ıslah tarihi olan 25.02.2016 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır.
Bu hale göre ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile davalılar vekillerinin zamanaşımı def"inin kabulü ile ıslah edilen kısmın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacı taraf, manevi tazminat yönünden sadece davalı ...’dan talepte bulunmuş, manevi tazminat yönünden diğer davalı ...’ndan herhangi bir talebi olmamıştır. Mahkemece de taleple bağlı kalınarak manevi tazminat talebi yönünden sadece davalı ... yönünden kısmen kabul kararı verilmişse de manevi tazminat yönünden reddedilen kısım için sadece davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretinin "davalılar" lehine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
4-Davacı zarar görenin geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle Deutsche Rentenversicherung tarafından ödenen 59,727,02 Euro"nun (13.720 Euro tedavi ve bakım gideri ve arta kalanı iş göremezlik ödeneği olduğu iddiası) davalılardan tahsili için ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ... E. sayılı dosyasında davalılar aleyhine rücuen tahsili istemi ile dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalılar, trafik kazası nedeni ile oluşan gerçek zarar ile sorumludur. Davalıların mükerrer ödeme ile karşı karşıya kalmaması ve davacının mükerrer tahsil sebebi ile sebepsiz zenginleşmesine yol açılmaması için bahsi geçen dava dosyanın akıbeti araştırılarak hesaplanan tazminattan mahsubu gereken bir kalem olup olmadığı tartışılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
5-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin maddi tazminata yönelik vekalet ücreti miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, davalı ... vekilinin ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine 22/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.