Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10250
Karar No: 2019/7461
Karar Tarihi: 13.06.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/10250 Esas 2019/7461 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/10250 E.  ,  2019/7461 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin dava dışı bankadan kredi kullandığını, kredinin teminat amacı ile davalı ile muris arasında hayat sigorta poliçesinin düzenlendiğini, murisin poliçe teminat süresi içinde öldüğünü açıklayıp poliçe teminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, murisin poliçe tanziminden önce var olan hastalığını bildirmediğini, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan delillere göre davanın kabulü ile 12.600,00 TL"nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece; murisin kanser teşhisinin 31.08.2012 tarihinde konulduğunu, gizlendiği iddia edilen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı olduğunu ancak, sağlık beyanı alındığı sırada hastaya kanser tanısı konulmadığını, sigorta öncesinden gelen kanser hastalığı teminat kapsamı dışındadır" maddesinin ise geçerli olabilecek bir madde olmayıp, bu maddenin geçerli sayılması halinde sağlık beyanının alınmasının, kansere ilişkin sorular sorulmasının hiçbir ehemmiyeti olmayacağı, sigortalı bilmediği veya bilemeyeceği var olan hastalığından dolayı hiçbir menfaati, hukuki yararı olmayan geçersiz bir sözleşmeye imza atmış olacağı ve bu durum tüketici sigortalıyı sözleşmede zayıf konuma düşüreceğinden Tüketici hukuku açısından haksız şart kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Anılan karar ve kararın dayandığı gerekçeler somut dosya kapsamına, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
    6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nda beyan yükümlülüğü, kapsamı ve sonuçları 1435,1436,1437 ve 1439/2 maddelerinde düzenlenmiştir.
    Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise Beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder’ şeklindedir.
    Bu düzenlemeler kapsamında; sigorta sözleşmelerinde beyan yükümlülüğü sigortalı/sigorta ettirene getirilen bir mükellefiyettir.
    Hayat sigortaları vefat riskinin üstlenildiği sözleşmeler olup, riske yönelik değerlendirmeler akdin kurulup kurulmamasına da etki eden en önemli unsurdur. Bu bağlamda sorulara verilen cevapların doğruluğu akdin kuruluşuna esas teşkil etmektedir.
    Somut olayda muris ile davalı arasında düzenlenen sigorta poliçesinde açıkça sigorta öncesinden gelen kanser hastalığının teminat dışında kaldığı düzenlenmiştir.
    Sigortalı tarafından imzalanan sigorta talep ve sağlık beyan formunda da açıkça "teşhis edilmiş Kanser hastalığı" olup olmadığı ile “Kanser şüphesi ile herhangi bir tetkik yaptırılıp yaptırılmadığı veya herhangi bir tetkik sonrası kanser şüphesi bulgusuna rastlanılıp rastlanılmadığı” sorulmuş, sigortalı tarafından bu sorulara ise hayır cevabı verilmiştir.
    Dosya kapsamındaki tedavi belgelerinden murise karsinom metastazı tanısı konularak 13.08.2012 tarihinde beyin ameliyatı ile biyopsi alındığı, 31.08.2012 tarihli pataloji raporu ile kanser tanısı konulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece kanser teşhisinin öğrenilme tarihinin 31.08.2012 tarihli patoloji raporu olduğu, bu tarihten önce kişinin kanser hastası olduğunu bilmesinin beklenemeyeceği, poliçe tanzim tarihinin 28.08.2012 olduğu gözetildiğinde murisin beyan yükümlülüğüne aykırı davranmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Anılan gerekçe dosya kapsamına uygun değildir. Şöyle ki; ölüm belgesinde, kişinin vefat tarihinden 2 yıl öncesi akciğer kanseri olduğu, 11.10.2012 tarihli epikriz raporunda murisin akciğer karsinomi beyin metastazı ile refere edildiği, buna göre murisin poliçe tanziminden önce akciğer kanseri olduğu ve bunun muris tarafından bilindiği sabittir. Murisin poliçe tanziminden önce var olan akciğer kanseri hastalığının yayılması kapsamında beyin metastazı nedeni ile 13.08.2012 tarihinde ameliyat yapıldığı ve kişinin bu nedenle vefat ettiği de sabittir.
    Tüm dosya kapsamına göre; sigortalıya ait ölüm belgesi ve tıbbi belgeler ile açıkça sigortalı murisin poliçe tanzim tarihinden önce kendisinde var olan akciğer ve buna bağlı olarak yayılım gösteren beyin kanserinin ölüme sebep olduğu, doktor bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı olduğu, poliçe tanzimi sırasında beyan edilmeyen hususların ölüme etki ettiği anlaşılmaktadır.
    TTK ve genel şartlardaki düzenlemelere göre beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini ödeyecek olup’ şeklindeki düzenleme karşısında açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi