17. Hukuk Dairesi 2016/15304 E. , 2019/7554 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 30/05/2011 günü meydana gelen müvekkili sigorta şirketine sigortalı ..."nun sevk ve idaresindeki araç ile ..."ın sevk ve idaresindeki bisikletin çarpışması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, iş bu kaza sonucunda bisiklet sürücüsü ..."ın ayak bileğinin kırılmış olduğunu ve Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi"nden alınan özürlü sağlık kurulu raporunda %8 oranında yürüyüş bozukluğu olduğunun saptandığını, müvekkili şirketin ..."a, düzenlenen ekspertiz raporu gereğince 4.209,00 TL tazminat ödemek mecburiyetinde kaldığını, söz konusu olayın ardından düzenlenen Genel Adli Muayene Raporunda müvekkili şirkete sigortalısı ..."nun 1,70 promil alkollü olduğunun saptandığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B-4 maddesinin sigortacının sigorta ettirene rücu hakkını düzenlediğini, iş bu madde hükmüne istinaden sigortalı şirketin ödemiş olduğu tazminat miktarının kendi sigortalısından talep ettiğini, sigortalının herhangi bir ödemede bulunmaması üzerine tazminat miktarının cebri icra yoluyla tahsil edilebilmesi için Balıkesir 5. İcra Müdürlüğünün 2012/7764 sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, ancak takip borçlusunun itirazı ile takibin durduğunu beyan ederek davalının Balıkesir 5. İcra Müdürlüğünün 2012/7764 sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile davacının Balıkesir 5. İcra Dairesinin 2012/7764 sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava zorunlu mali sorumluluk sigortacısı tarafından dava dışı zarar görenlere ödenen tazminatın rücuan tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu belirtilmiştir.
Trafik Sigortası Genel Şartları B.4-d bendinde sürücünün alkollü olmasının etkisi ile neden olduğu kaza sonrasında gerçekleşen zarar nedeni ile ödenen tazminatın sigortalı araç işletenine rücu edilebileceği düzenlenmiştir. Ne var ki sürücünün alkollü olması sigortacıya tek başına rücu olanağı vermemekte, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğinin kanıtlanması gerekmektedir. O halde, zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına zararın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda zararın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Somut olayda, kaza tespit tutanağında her iki sürücünün de kural ihlali yaptığı belirtilmiş, Edremit 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2012/137 esas sayılı dosyasında mevcut 22.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda, davalı sürücünün tali, sigortalı sürücünün asli kusurlu olduğu belirlenmiş, mahkemece alınan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nin 06/07/2015 tarihli raporunda, sürücü ..."nun %20 oranında kusurlu olduğu, bisiklet sürücüsü ..."ın da %80 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Dosya kapsamından Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/436 esas sayılı dosyasında kazada davalı ..."un aracında bulunan dava dışı Yusuf Kılıç’la ilgili 5.047,65 TL ödemenin sigorta tarafından yapıldığı ve davalı ...’a rücu edildiği, yapılan yargılama neticesinde içinde iki tane nörolog bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden alınan 27.03.2017 tarihli raporda, otomobil sürücüsü ..."a %35, bisiklet sürücüsü ..."a %65 kusur verildiği ve kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleştiğinin kabulünün mümkün olmadığının belirlendiği, bu nedenle davanın reddine karar verildiği, verilen karara itiraz edilmesi sonucunda Bursa BAM 5.Hukuk Dairesi’nin 08.10.2018 tarihli kararında istinaf talebinin esastan kesin olarak reddine, karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları).
Somut uyuşmazlıkta sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %20 oranında kusurlu olduğu, dava dışı araç sürücüsünün de %80 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda kazanın meydana gelmesinde salt alkolün etkisinden söz edilemez.
O halde mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.