17. Hukuk Dairesi 2016/18466 E. , 2019/7702 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; müvekkili şirketin ZMMS poliçesi ile sigortacısı olduğu, davalı adına kayıtlı, dava dışı ... idaresindeki aracın ... idaresindeki araçla çarpışması sonucu 22.10.2014 tarihinde meydana gelen kazada ...’in kullandığı ... plakalı aracın hasarlanmasına sebebiyet verdiği, araç sürücüsü ..."ın yüzde yüz oranında tamamen kusurlu olduğunu, yine araç sürücüsü ...’ın kaza esnasında 0,89 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, kaza sonucu ... plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle 16.500,00 TL tazminatın 20/01/2015 tarihinde davacı ... tarafından, hak sahibi kasko sigortacısı ... Sigorta"ya ödendiğini, kazaya karışan sürücünün alkollü olarak araç kullanmasının, yasaca belirlenen trafiğe çıkma kuralının ihlali sonucunu doğurduğu, sigortalı araç sürücüsünün Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarına aykırı olarak alkollü olarak kazaya karışması sebebi ile sigorta şirketi tarafından ödenen 16.500,00 TL miktarındaki tazminatın, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; kazanın gerçekleştiği tarihte aracını ..."a Uzun Süreli Kiralama Sözleşmesi ile kiraladığını, kira sözleşmesi akdedildikten sonra Emniyet Genel Müdürlüğü"nün kiralık araçlarla ilgili sistemine gerekli bildirimde bulunarak üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini, bu nedenle taraf sıfatının bulunmadığını ve meydana gelen zarardan sorunlu olmadığını, kazanın sırf alkol nedeniyle meydana gelmediğini, sigorta şirketinin rücu hakkının bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulüne, davacı tarafından ödenen (16.500,00 TL)"nin fiili ödeme tarihi olan 28/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, ZMSS poliçesi gereği dava dışı 3. kişiye ödeme yapan sigortacının ödediği bedelin, rücuen tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları).
Somut olayda, mahkemece münhasırlık hususunda bilirkişiden rapor aldırılmamıştır. O halde, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerin yer aldığı bir bilirkişi heyetinden kusur oranlarının, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve başka unsurların da kazanın meydana gelmesinde etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli bir rapor aldırılması, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleştiğinin anlaşılması durumunda sonucuna göre tazminata hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre mahkemece, gerçek hasar miktarı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmadan, davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu ekspertiz raporu ile yetinilmiştir. Oysa mahkemece, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleştiğinin belirlenmesi halinde,kaza nedeniyle meydana gelen gerçek hasar miktarının tespiti için dosyanın konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiye tevdii ile rapor alınması ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine,(2)ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 17.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.