17. Hukuk Dairesi 2019/412 E. , 2020/7540 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.
Hukuk Dairesi
...,...
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ..."den 01/01/2014 düzenleme tarihli iki adet bono karşılığında toplam 160.000,00 TL tutarında alacaklı olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine Beykoz İcra Dairesinin 2015/4721 sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, takip sırasında borçlunun borcu ödemeye yeterli mal varlığının bulunmadığının tespit edildiğini ve borçlunun borcu ödememek ve alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla ...,... bulunan 206 parseldeki 7/54 hissesini diğer davalı olan ..."na devrettiğinin belirlendiğini ileri sürerek, davalılar arasında yapılan tasarrufun iptali ile bu hisse bakımından vekil edenine cebri icra ve satış yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan ... vekili; dava konusu hissenin 180.000,00 TL bedelle satın alındığını, bu bedelin 80.000,00 TL"sinin elden verildiğini, kalan 100.000,00 TL"si
için de diğer davalının eşi ve oğulları adına keşide edilen çeklerle bankaya gidilmeden elden ödendiğini, alacaklıyı zarara uğratmak kaydıyla yapılan bir satış olmadığını, satışın gerçek bir satış niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı ise yargılama oturumlarına katılmamış ve cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalı ..."den alacağı nedeniyle Beykoz İcra Dairesinin 2015/4721 sayılı kesinleşen takip dosyasındaki alacağı bertaraf amacıyla tam takip başlamasından kısa bir süre sonra dava konusu taşınmazdaki payını diğer davalıya devrettiği, bu işlemin alacaklının alacağını sonuçsuz bırakmaya yönelik muvazaalı bir işlem olduğu, bu durumun satış bedeli ile raporla tespit edilen gerçek değer arasındaki farktan, dinlenen davacı tanığı beyanından ve de satış tarihinden açıkça tespit olunduğu gerekçesiyle davacının davasının kabulüne; dosya kapsamı, icra dosyası ve bilirkişi raporu dikkate alınarak; ...,...payının davalılar arasında satışına ilişkin tasarrufun İİK"nun 283. maddesi gereğince iptaline, Beykoz İcra Dairesinin 2015/4721 sayılı dosyasında davacıya alacağını karşılayacak kadar cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, her ne kadar, görülmekte olan dava bakımından İİK"nun 278. madde hükmü kapsamında resmi akit tablosunda belirtilen satış bedeli ile gerçek değer arasında (ivazlar) misli fark bulunmamakta ise de, davalı tarafça hissenin 180.000,00 TL bedelle satın alındığı ileri sürüldüğüne ve dinlenen davalı taraf tanık beyanlarına göre, taşınmazdaki dairelerden bazısının elektrik tesisatı ve suyunun kaçak, bazısında ise, hiç bulunmaması ve satın alındıktan sonra tadilat devam etmekte olduğu gerekçesiyle satın alanlar tarafından oturulmamış olması hali gözetildiğinde, hissenin gerçek değerinin çok üstünde bir bedelle satın alındığı ve bunun hayatın doğal akışına uygun olmadığının açık olduğu, kaldı ki davalı taşınmazın resmi akit tablosunda belirtilen değer üstünde kalan 100.000,00-TL bedeli de mutat ödeme vasıtalarıyla ödediğini de kanıtlayamadığından (İİK.m.279) davalı ..."nun İİK"nun 280/1 maddesi hükmü uyarınca borçlu ..."ün alacaklılardan mal kaçırma ya da alacaklılarını ızrar kastıyla hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle istinaf
başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre,davalı ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, ayrıca ticari işletmenin veya işyerindeki ticari emtianın tamamının ve mühim bir kısmının devri halinde de tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Yukarıda yazılı gerekçelerle mahkemece davanın kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Somut olayda, tapu devri resmi senedin incelenmesinde borçlu ...’ün ...,... Köyde bulunan 236 parseldeki 7/54 hissesini 3.kişi ..."na 18.08.2015 tarihinde 56.000,00 TL bedelle satmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın satış tarihindeki değeri 107.336,00 TL olarak tespit edilmiştir. Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında bir mislini aşan fark bulundumadığı açıktır. Bölge Adliye Mahkemesinin satış bedeli ile gerçek değer arasında misli fark bulunmadığı yönündeki görüşü yerinde ise de gösterdiği gerekçe tasarrufun iptali için yeterli olmadığı gibi kendi içerisinde de çelişkiler göstermektedir. Gerekçede davalının tapu kaydında yazılan miktarın üzerinde ödeme yaptığını geçerli delillerle ispat edemediği belirtilmesi karşısında değerinin üzerinde bedelle satın alınmasının hayatın olağan akışına aykırı olarak kabul edilmesi bu çelişkiyi doğurmuştur. İİK.nun 278/3-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı fark bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu öngörülmüştür. Edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde de 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenmesine imkan yoktur. Davacı tarafça davalı ...’nun, davalı borçlu ...’ın alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu yönünde delil de ibraz edilmediğine göre iptal koşullarının mevcut olmadığı bellidir.
Bu suretle mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın gerçek değerinin 107.336,00 TL olduğunun belirlenmiş olmasına göre, davacı tarafın beyanları kabul edilse bile davalı ...’nun taşınmazı fahiş farkla satın aldığı söylenemeyeceğinden yazılı gerekçe ile tasarrufun iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz ../...
itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."na geri verilmesine 24/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.