17. Hukuk Dairesi 2019/4838 E. , 2020/7556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın karar verilmesine yer olmadığına, kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davcı vekili ve davalı Halk Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin desteğinin trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili için 1.000,00 TL tedavi gideri, işten kalma nedeniyle uğranılan zarar karşılığı 4.000,00 TL, iş gücü kaybı nedeniyle 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen; 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...’dan haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini geçici iş göremezlik yönünden 4.888,72 TL’ye, sürekli iş göremezlik yönünden 72.485,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne kararı verilmiş; hükmün, davalı Halk Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 12.11.2018 tarih ve 2016/24 Esas, 2018/10415 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; tedavi gideri ve bu yönde yapılan masraflar karşılığı 1.000,00 TL talep hakkını atiye terk etmesi nedeni ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekilinin 16/05/2019 tarihli duruşmada
davaya konu maddi tazminatın davalılardan Allianz Sigorta A.Ş. tarafından ödendiğine yönelik beyanda bulunduğu ve bu itibarla maddi tazminat talebinin konusuz kaldığı anlaşılmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30.12.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsiline
karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı Halk Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekili ve davalı Halk Sigorta A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK"da ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"da davanın atiye bırakılması şeklinde bir kavram ve müessese bulunmamaktadır.
Davanın atiye terki (bırakılması) deyimi, davanın geri alınması anlamına gelir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nun 123.maddesi (eski 1086 sayılı HUMK"nın 185/1. maddesi) uyarınca davanın geri alınması ancak karşı tarafın açık kabulü ile mümkündür. Davacının atiye terk (davayı geri alma) isteğine, davalının karşı çıkmaması ve açıkça rıza göstermesi gereklidir. Zımni muvafakat davayı geri almak için yeterli değildir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili, 16/05/2019 tarihli duruşmadaki beyanında maddi tazminatın davalılardan Allianz Sigorta A.Ş."nden tahsil edildiğini, davalı Halk Sigortaya yönelik taleplerini atiye bıraktıklarını beyan etmiştir.
Mahkemece davalıya, davacı vekilinin davayı geri bırakma talebine muvafakat edip etmediği sorulmadan, mahkemece davacının geçici ve sürekli iş göremezlikten kaynaklanan tazminat talebi ile tedavi gideri hakkında atiye bırakma nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verilerek, yargılama giderlerinden davalı sorumlu tutulmuş ve davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Buna göre, davalıya davacının davayı geri bırakma talebine muvafakat edip etmediği sorulmak kaydıyla karar verilmesi, açık muvafakat bulunmaması halinde davalı Halk Sigorta yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek buna göre vekâlet ücretine ve yargılama giderine
hükmedilmesi gerekirken davalı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; mahkemenin bozmadan önce manevi tazminat yönünden kurduğu hüküm kesinleşmiştir. Bu durumda mahkemece; manevi tazminat yönünden kesinleşen hüküm nedeniyle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde yeni hüküm kurulması ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Halk Sigorta A.Ş. vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı Halk Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davacı ve davalı Halk Sigorta A.Ş."ye geri verilmesine 24/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.