Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5120
Karar No: 2019/1495
Karar Tarihi: 14.02.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/5120 Esas 2019/1495 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki tazminat davasında, davacılar destek tazminatı, manevi tazminat ve maddi tazminat talep etmiştir. Mahkeme, davacıların desteğinden yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat taleplerini kabul etmiş, ancak takdir edilen manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştur. Maddi tazminat talebi ise davalı şirketin feragatnamesi nedeniyle reddedilmiştir. Borçlar Kanunu'nun 47. ve 145., 147. maddeleri de kararda belirtilen diğer hususlarla birlikte değerlendirilerek hükmün bozulduğu belirtilmiştir.
17. Hukuk Dairesi         2016/5120 E.  ,  2019/1495 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, davalıların sürücüsü, maliki ve trafik sigortacısı olduğu aracın davacıların desteği olan yayaya çarpması sonucunda vefat ettiğini belirterek, davacı ... için 10.000,00 TL destek tazminatı, 20.000,00 TL manevi, desteğin çocukları için ise ayrı ayrı 7.500,00 TL manevi tazminatın davalılardan (manevi tazminat taleplerinde davalı ... hariç) tahsilini talep etmiş, davacı ... destek zararını 31.825,68 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalılar ayrı ayrı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı ... A.Ş yönünden feragat nedeniyle karar verilmesinin yer olmadığına, davalılar ... ve ... aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 31.825,68 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 22/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı ..."a ödenmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 22/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ..."a ödenmesine, 5.000,00’er TL manevi tazminatın olay tarihi olan 22/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ... "a, davacı ...’a, davacı ... ..."a ödenmesine, manevi tazminat talepleri yönünden fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    3-Davacı taraf, davacıların desteğinden yoksun kaldıkları iddiası ile açtığı davada, bedel artırımıyla birlikte 31.825,68 TL maddi tazminat isteminde bulunmuş; mahkeme tarafından da bu bedel hüküm altına alınmıştır. Ancak, davalı ... şirketi tarafından dosyaya sunulan 11/10/2011 tarihli "İbraname,Feragatname ve Makbuz" başlıklı belgede; eldeki davaya konu maddi tazminat alacağı yönünden, ana alacak, vekalet ücreti ve tüm ferileri için toplam 10.000,00 TL’yi nakden,defaten ve tamamen aldığını, maddi tazminat ödenmesiyle davacıların poliçeden doğan alacaklarının son bulduğunun (tüm davalılar bakımından) beyan edildiği görülmektedir. Ayrıca, davacılar vekili tarafından, 29/12/2015 tarihli celse de davalı ... şirketi aleyhine açılan maddi tazminat talebinden alınan miktar yönünden feragat ettiklerini belirtmiştir.
    Davacı taraf tam teselsülde olduğu gibi, zararının tümünün tazminini müteselsil borçluların hepsinden isteyebileceği gibi, birisinden de isteyebilir. Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 145. maddesi hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, Borçlar Kanunu"nun 147. maddesi hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği açıktır.
    Somut olayda; davacılar vekili tarafından, zarardan müteselsilen sorumlu olan araç maliki, sürücü ve trafik sigortacısına karşı dava açılmış; dava devam ederken davacılar vekili tarafından davalı ... şirketi borçtan tamamen ibra edilmiş ve 29.12.2015 tarihli duruşmada davalı ... şirketini alınan miktar yönünden feragat edilmiştir.
    Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de dikkate alınmak suretiyle, davacılar tarafından verilen 11/10/2011 tarihli ibraname ve davacılar vekilinin sigorta şirketi hakkındaki davadan feragatin, diğer davalılara etkisi ve sirayet edip etmeyeceğinin değerlendirilmesi; davalı ... şirketi tarafından düzenlenen trafik sigortası poliçesindeki teminat limiti 60.000,00 TL olduğu halde, bu limitin çok altındaki bedelin ödenmesi karşılığında sigorta şirketinin ibra edildiğinin gözetilmesi; davalı ... şirketi yönünden borçtan tam ibra sözkonusu olduğu gözetilip davalıların hukuki durumlarının takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    Kabule göre;hesap bilirkişisi raporunda, davacıya ödenen 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, hesap edilen miktardan düşülmemesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ..."a geri verilmesine 14/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi