17. Hukuk Dairesi 2017/4373 E. , 2019/1777 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın subut bulmadığından reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ..."dan alacaklı olduğunu, aleyhine icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, adına kayıtlı gayrımenkulü davalı ..."a devrettiği, sözkonusu taşınmazın ihtiyati haciz talep edilen tarihten (01/07/2010) tam 41 gün önce alacaklılarına ızrar kastıyla devir edildiğinin tespit edildiğini belirterek tasarrufun iptaline, yargılama giderlerinin davalılar üzerine bırakılmasına, kötü niyet tazminatına ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde dava konusu yeri ..."dan satın aldığını ve halende kullandığını, evde tadilatlar yaptırdığını, abonelikleri üzerine aldığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davalılar arasındaki devrin alacaklıyı zarara uğratma amacı taşıdığı ispatlanmadığından ve devrin gerçek bir devir özelliği taşıması nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İptal davasından maksat, İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarruflarının iptaline hükmettirmektir. Bu davanın ön koşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK"nın 283/1,2.maddesi uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Mahkemece davalı 3. kişi ile davalı borçlu arasındaki tasarruf işleminin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına delil durumuna uygun düşmemektedir.
Davacı alacaklının davalıların aynı apartmanda oturduğu iddiası mevcuttur. Dosyadan dinlenen davalı tanıklarından ... ve ..."in beyanlarında davalı borçlu ile davalı 3. kişinin aynı binada oturdukları, komşuluk ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece İİK"nun 280.maddesine göre üçüncü kişinin davalı borçlu ile aynı apartmanda komşuluk ilişkisi olduğunun anlaşılmasına göre; davalı 3. kişinin borçlunun mali durumu
ve alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken şahıslardan olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken taraflar arasındaki komşuluk ilişkisi değerlendirilmeksizin yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.