17. Hukuk Dairesi 2019/2942 E. , 2020/3941 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda;kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalıya kasko sigortalı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu araçta toplam 52.650,26 TL hasar tespit edildiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL hasar bedelinin kaza tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 31.985,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacının otomobilini kazanın ardından terk ettiğinin tespit edildiğini,sürücünün kaza yerinden ayrılması halinde hasarın teminat dışında kaldığını, sağlık ve can güvenliği sebebi ile ilk tıbbi müdahalenin yapılması amacıyla kaza yerinden ayrılan sürücülerin haklarının saklı olduğunu, davacının ise malvarlığını korumak adına kaza yerini terk ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre,davanın kabulü ile 31.985,00-TL"nin 20/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kasko sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması,devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde geçerli olan KSGŞ"nın A.5.10. maddesinde, "zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere; bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma" denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Eldeki davada davacı vekili;müvekkilinin aracının içinde kaza anında bir kiloya yakın yaklaşık 100.000,00-TL değerinde altın bulunduğunu,kaza yapılan bölgenin suç oranlarının yüksek, Ankara"nın en güvensiz bölgesi olması sebebiyle altınların güvenliğini sağlamak için başka bir yere taşımak üzere ayrıldığını, 30 dk sonra olay yerine geldiğini, davacının olay yerini terk etmesindeki tek amacının can ve mal güvenliği olduğunu açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş davalı vekili ise; davacının otomobilini kazanın ardından terk ettiğinin tespit edildiğini, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 hükmü uyarınca sürücünün kaza yerinden ayrılması halinde talep edilen hasarın teminat dışında kaldığını, sağlık ve can güvenliği sebebi ile ilk tıbbi müdahalenin yapılması amacıyla kaza yerinden ayrılan sürücülerin haklarının saklı olduğunu,davacının ise mal varlığını korumak adına kaza yerini terk ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda anılan kanun ve sigorta genel şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da; somut olayın özellikleri ve bilhassa davacıya ait aracın sürücüsü olduğunu iddia eden davacının yaralandığını iddia etmediği ve tek taraflı olarak yapılan kazada can güvenliğini tehlikeye atacak hiç bir durum olmadığı halde;olay yerinden yanında bulunduğunu iddia ettiği altınları güvene almak için ayrılması, kazanın oluş biçimi ve meydana geldiği saat gözetildiğinde; haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğu ve aksi durumu ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiğini kabulün zorunlu olduğu açıktır.
Diğer taraftan, poliçe tanzim tarihi ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de,sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları"nın A.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; 24.02.2014 tarihinde saat 03:30"de trafik kazasının meydana geldiği; kaza tespit tutanağı ile, sürücüsü firari aracın 25 metre fren iziyle sırasıyla orta refüje, reklam panosuna daha sonra 18 metre sürüklenip sinyalizasyon direğine çarptığının, hasarlı aracın otoparka çekildiğinin, dosyada aldırılan kusur raporunda davacının kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunun tespit edildiği,davacının altınlarını güvenli bir yere taşımak için kaza yerini terk ettiğini iddia ettiği sabittir.
Yerel mahkemece her ne kadar; davacı ...’in hayatın olağan akışı ve iyi niyet kurallarını ihlal etmediği, bu nedenle zararın teminat kapsamında kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; gece saat 3.30 da meydana gelen kaza, tek taraflı olup, davacı yaralanmadığına ve dava dışı başka bir araca veya kişiye çarparak zarar verilmediğine göre; araç sürücüsünün korku, kaygı ya da panik yaşamasını gerektirir bir durumun varlığından da söz edilemeyeceği gibi, sürücünün yaralanmadığı da göz önüne alındığında, değerli eşyanın güvenli bir yere taşınması, KSGŞ"nın A.5.10. maddesi anlamında zorunlu hal değildir. Bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiğinin kabulü gereklidir.
Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir.
Bu itibarla da, somut olayın özellikleri gereği, davacıya ait araç sürücüsünün kaza yerini Genel Şartlarda belirtilen zorunlu nedenlerle terk ettiği dolayısıyla;zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükü davacı sigortalıya ait olup dosyadaki mevcut deliler ile de hasarın teminat kapsamında kaldığı ispatlanamamıştır.Bu durumda açılan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 24/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.