Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3501
Karar No: 2020/4713
Karar Tarihi: 10.07.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3501 Esas 2020/4713 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/3501 E.  ,  2020/4713 K.

    "İçtihat Metni"



    Davacı ... ile davalılar ... Sigorta AŞ,..., ... ve ... Sigorta AŞ ve dahili davalı ... Sigorta A.Ş. (Eski ünvanı ...) arasındaki dava hakkında, Kahramanmaraş 2.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.11.2014 gün ve 2013/529-2018/832 sayılı hükmün, Dairemizin 19.12.2018 gün ve 2018/1748-2018/12481 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü;

    -K A R A R-

    Davacı vekili, 18/12/2012 tarihinde davalı ..."nın sevk ve idaresindeki ve diğer davalı ... adına kayıtlı araç ile seyir halinde iken aynı istikamette seyreden dava dışı araç sürücüsü ..."ın sevk ve idaresindeki araç ile çarpıştığını, ..."ın aracında yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek şimdilik kalıcı şikayetinden kaynaklı doğan maddi zararı olarak 5.000,00 TL"nin davalı ... şirketleri yönünden dava tarihinden (sigorta şirketi poliçedeki limitle sorumlu olmak kaydıyla) diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı .... vekili, poliçeden dolayı sakatlanma halinde kişi başına azami sorumluluk limitinin 225.000,00 TL olup sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında
    ve zarar nispetinde olduğunu, davacının sigortalı araç sürücüsünün kusurunu ve zararını kanıtlaması gerektiğini, kusurun kanıtlanmaması halinde şirketlerinin de sorumluluğu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan delillere göre, manevi tazminat talebinden vazgeçilmiş olmakla manevi tazminat talebinin reddine, maddi tazminat talebinin kabulü ile 65.978,02 TL"nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tarafların kusur oranları dikkate alınmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, sigorta şirketlerinin poliçe limit miktarı kadar sorumlu tutulmalarına karar verilmiş hükmün davalı ... AŞ ve dahili davalı ... Sigorta(eski ünvanı ... Sigorta)AŞ vekili tarafından temyiz üzerine
    Daire’nin 19.12.2018 gün ve 2018/1748 Esas, 2018/12481 Karar sayılı ilâmı ile bozulmuş, bu kez davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
    1-Dosyadaki yazılara, Yargıtay ilâmında belirtilen gerektirici sebeplere göre, 6100 sayılı HMK.’nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı HUMK.’nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan ve davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazası sonucu yaralanma ve maluliyet nedeniyle sürekli iş göremezlik zararı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Bilindiği üzere Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi getirilmiştir.
    Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak
    şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
    Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (..., .../ ..., .../ ..., ...; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472).
    Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulu"nun 19.04.2006 gün ve E:2006/4-142, K:229; 05.12.2007 gün ve E:2007/3-981, K:936; 23.01.2008 gün ve E:2008/14-29, K:4; 19.03.2008 gün ve E:2008/15-278, K:254; 18.06.2008 gün ve E:2008/3-462, K:432; 21.10.2009 gün ve E:2009/9-397, K:453; 24.02.2010 gün ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 gün ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011 gün ve E:2011/11-344, K:436; 08.02.2012 gün 2011/10-726 E, 2012/57 K; 28.09.2012 gün 2012/3-444 E, 2012/638 K; 16.03.2012 gün 2012/2-97 E, 2012/203 K sayılı kararlarında da, benimsenmiştir. Yine 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.Bütün mahkemelerin her türlü
    kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
    Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama gerek yargı erki ile yargıcın, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Bununla birlikte; Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının da açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar;kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
    Davacı vekili ıslah dilekçesinde "fazlaya ilişkin talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla; müvekkilin maluliyetinden kaynaklı maddi tazminat miktarını davalı ... ve dahili davalı ...Ş yönünden 65.978,02-TL"ye yükselterek, bu tazminatın adı geçen şirketlerin kusur oranlarına göre müşterek ve müteselsilen tahsili amacıyla davamızı ıslah ediyoruz." şeklinde beyanda bulunmuştur.
    Mahkemece kararın gerekçe kısmında davalı ..."nın kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş ancak hüküm kısmında tarafların kusur oranları dikkate alınmak suretiyle Maddi tazminat talebinin kabulü ile 65.978,02.-TL"nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte alınmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, sigorta şirketlerinin poliçe limit miktarı kadar sorumlu tutulmalarına karar verilmiştir.
    Bu durumda, mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve
    savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, çelişkili gerekçe ve gerekçe hüküm çelişkisi içeren karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    3-Kabule göre de, tarafların kazanın oluşumuna ilişkin 18.12.2012 tarihli kaza tespit tutanağında; ... sevk ve idaresindeki aracın sol yan kısmı ile aynı istikamette seyreden sürücü ... idaresindeki motosikletin ön kısmı ile kavşak içinde çarpışmaları suretiyle meydana gelene kazada davalı sürücü ... ve davacının yolcu olduğu Motosiklet sürücü ..."ın her ikisinin de kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
    Kahramanmaraş 5.Asliye Ceza mahkemesi"nin 2013/23E - 2013/189K sayılı davasında Ankara trafik ihtisas dairesi başkanlığından rapor alınmıştır. 13.01.2014 tarihli ATK raporununu olayın irdelendiği içerik kısmında" Sanık sürücü ..."nın olay mahalli kavşağa geldiğinde sola dönüş kuralına riayet etmeyerek doğrultu değiştirme manevrasını yanlış yapma kuralını ihlal ettiği ve kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü ..."ın kavşaklara yaklaşırken hız azalatmamak kuralını ihlal ederek kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğu" belirtilmiş, ancak raporun sonuç kısmına olayda ..."nın asli kusurlu olduğu yazılmış, maddi hata sonucu diğer sürücü ..."ın tali kusurunun sonuç kısmına yazılmadığı anlaşılmıştır.
    Eldeki davada tarafların kusur oranlarının tespiti için dosya trafikci bilirkişiye tevdi edilmiş 30.06.2014 tarihli 3. Sınıf Emniyet Müdürü ..."nin raporuna göre davalı ..."nın kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu dava dışı motosiklet Sürücü ..."ın kusursuz olduğu rapor edilmiştir.
    Bu hale göre kazanın meydana gelmesinde kaza tespit tutanağı ve ATK raporunun birbiri ile uyumlu olduğu davalı ..."nın asli kusurlu-davacının yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Kahramanmaraş 5.Asliye Ceza Mahkemesin"nin 2013/23E-2013/189K sayılı kararında 13.01.2014 ATK raporu esas alınarak davalı ... hakkında kazanın oluşumunda asli kusurlu oluğu
    kabul edilerek taksirle adam yaralamadan mahkumiyet karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.
    Yukarıda anlatılanlar ışığında sürücülerin oransal kusurlarının tespiti için asli-tali ayrımına göre Adli Tıp kurumundan rapor alınması gerekirken, dosya içindeki kaza tespit tutanağı ve ATK raporu ile çelişkili olan 13.01.2014 tarihli kusur bilirkişisi raporuna göre davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunun kabul edilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin maddi tazminat hükmüne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 19.12.2018 gün ve 2018/1748 Esas, 2018/12481 Karar sayılı bozma ilamının 2 nolu bendindeki bozma gerekçeleri kaldırılarak yukarıda 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, tashihi karar peşin harcın karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine 10.07.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi