17. Hukuk Dairesi 2018/5354 E. , 2020/4725 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının sigortaladığı davacıya ait aracın, davacının iradi olmayan davranışı ile gerçekleşen 16.08.2013 tarihindeki olayda hasara uğradığını, davalının poliçe genel şartları gereği hasarın teminat dışı olduğu gerekçesiyle talebi reddettiğini belirterek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL. tazminatın 27.08.2013 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, hasara yol açan olayın kaza olmadığını ve davacının kasıtlı davranışı ile gerçekleştiğini, hasarın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 10.000,00 TL"nin 10.09.2013 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 10.10.2016 tarih, 2016/9119 Esas ve 2016/8728 Karar sayılı ilamı ile; poliçe tanziminden en az üç ay öncesinden beri davacıda mevcut olan bipolar bozukluk rahatsızlığının, sürekli olmayıp dönem dönem olsa da davalı tarafından sigorta güvencesi altına alınan aracı kullanım sırasında oluşabilecek riskleri artıracağı, poliçenin tanzimi sırasında davacının rizikonun gerçekleşme ihtimalini artıran bu rahatsızlığı konusunda davalı sigortacıya bildirimde bulunduğuna dair bir delil bulunmadığı; sigortacı tarafından sözleşmeden cayıldığı ve sözleşmenin geçersiz olduğunun da savunulmadığı; davacının
bildirimsizliğinin kast boyutunda değerlendirilemeyeceği; davacının iradi hareket edebilme yeteneğinin azaldığı psikotik mani dönemindeki eylemleri sonucu dava konusu rizikonun gerçekleştiği hususları gözetilerek, TTK"nun 1439/2. maddesi gereği, rizikonun gerçekleşme ihtimalini kuvvetlendiren davacının rahatsızlığının sigortacı tarafından bilinmesi halinde ödenmesi gereken prim ile ödenmiş olan prim arasında oranlama yapılarak (proporsiyon hesabı) tazminat miktarının belirlenmesi için ek rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm tesisinin doğru görülmediği" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 10.000,00 TL. tazminatın 10.09.2013 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; daha önce temyize konu edilip incelenen ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin mümkün olmamasına; sigorta sözleşmeleri bakımından genel hüküm niteliğinde olan ve poliçenin düzenlenmesi sırasındaki sigortalının beyan yükümlülüğünü düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1435. maddesi ile beyan yükümlülüğüne aykırılığın yaptırımını düzenleyen 1439. maddesinin usul ve yasaya uygun biçimde somut olaya uygulanmış olmasına göre; davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 18,50 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan ve aşağıda dökümü yazılı 512,10 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 13/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.