17. Hukuk Dairesi 2019/2000 E. , 2020/5600 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı olup sigortalı sürücü ... yönetimindeki ... plakalı aracın 16.07.2008 tarihinde tek taraflı kaza yapması sonucunda davacının murisi Cuma Akkavak"ın vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eş ... için 5.000,00 TL destekten yoksunluk tazminatının olay tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında talebini 65.128,05 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılama sonucunda yerel mahkemece verilen davanın kabulüne dair kararın davalı vekili tarafından; davanın zamanaşımına uğradığı, KTK"nun 86/2. maddesi uyarınca; murislerinin kazada tam/asli kusurlu olması nedeniyle davacıların tazminat hakları olmadığı dolayısıyla; sigorta şirketinin ZMSS poliçesi kapsamında sorumluluğu bulunmadığı itirazlarıyla temyiz edilmesi sonucunda, Dairemizin 26.09.2017 tarih ve 2015/183 E.-2017/8164 K. sayılı kararı ile davalı vekilinin sair temyiz itirazları reddolunmak suretiyle, davacının desteğinin pasif dönemine ilişkin tazminata esas geliri belirlenirken AGİ dahil edilmiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı görüldüğü gerekçesiyle bozulmuş, yerel mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bu doğrultuda ek hesap raporu alınmış olmasına rağmen bu kez; somut olayda davacının murisinin tamamen kusurlu sayıldığı, trafik kazası sonucu
ölümüyle davacının talep ettiği destekten yoksunluk tazminatından davalının sorumlu tutulamayacağı, tazminat için aranan şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir.Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki easaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Diğer yönden; Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere,mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunlu olup; Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir.
Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Genel şartlar C.10. maddesi ile 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartlar C.11 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır.
Somut olayda, davacı taraf, desteğinin, sevk ve idaresindeki aracıyla tam kusurlu olarak yapmış olduğu trafik kazası sonucunda ölmesi nedeniyle davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur.
Kaza tespit tutanağına göre davaya konu trafik kazası sürücü desteğin tam kusuru nedeniyle 16.07.2008 tarihinde meydana gelmiş, kazalı araçla ilgili poliçe 18/04/2008 tarihinde tanzim edilmiştir. Yeni ZMMS genel şartları ise 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiş olup; davalının
sorumluluğunun kapsamının, kaza tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihinden önce yürürlükte olan 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenmesi ve kaza tarihi itibari ile aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, konuya ilişkin Dairemizin yerleşiklik kazanmış içtihatlarına göre, murisinin kusurundan bağımsız olarak, davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla talep ettiği tazminatı zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilindeki zararları karşılamakla yükümlü olduğu ve Dairemiz bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşen ve kararda davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil eden bu yön gözetilmeksizin, hatalı gerekçeyle ve usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı olarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, yerel mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.