15. Hukuk Dairesi 2016/6148 E. , 2018/1187 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinin eksik ve ayıplı ifası nedeniyle ödenen iş bedelinin iadesi için başlatılan icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı, icra inkâr tazminatı istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Adil yargılanma hakkı Anayasa"mızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa"nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. Hükümde yer alması gereken hususların neler olduğu Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 297. maddede düzenlenmiş olup maddenin 2. fıkrasına göre; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur. HGK"nın 24.02.2010 Tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki
mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Hüküm ve gerekçenin çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkeme kararının gerekçesinde “...Teknik bilirkişi kurulunca hesaplanan ayıplı imalât nedeniyle oluşan nesafet farkı kısa karar okunurken dikkatten kaçırılmış, kısa kararla gerekçeli karar çelişemeyeceğinden asıl dava yönünden aşağıdaki karar verilmiştir...” şeklinde belirtilmekle gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşmuştur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ilâmında mahkeme kararında çelişki bulunması halinde bunun mutlak bozma nedeni olacağı belirtilmiştir. Bu durumda anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca mahkemenin önceki kararı ile bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle vicdani kanaatine göre karar verebilmesini teminen hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 27.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.