Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2309
Karar No: 2019/5068

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2019/2309 Esas 2019/5068 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2019/2309 E.  ,  2019/5068 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, duruşma talebi kabul edilerek 03.12.2019 tarihinde yapılan duruşmaya davacı vekili Avukat ... geldi, Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı tapu iptâli ve tescil, olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kesin hüküm sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karar, davacı vekilince istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, karara karşı davacı vekilince süresi içinde temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı yüklenici, davalı arsa sahibidir.
    Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 25.01.2001 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi gereği müvekkilinin davalıya ait taşınmazda bir bina inşa ettiğini, müvekkilinin üstlendiği edimleri yerine getirdiğini ancak davalının dava konusu taşınmazın %50 hissesini müvekkiline devir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu konuda müvekkili tarafından daha önce de dava açıldığını, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/193 Esas ve 2009/8 Karar sayılı dosyasında davanın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, reddedilen dava sürecinde müvekkilinin belediyeye başvurduğunu, gerekli eksikliklerinin tamamlandığını belirterek, dava konusu depolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün varsa eksikliliklerinin giderilmesi için müvekkiline süre ve yetki verilmesini, giderilmesi imkânsız olan eksiklikler varsa bu eksikliklerin bedelinin tespit edilerek müvekkili tarafından depo edilmesinden sonra dava konusu taşınmazın %50 hissesinin müvekkili adına tescilini veya dava konusu taşınmazın tespit edilecek bedelinin müvekkiline ödenmesini, ödemeye karar verilecekse dava tarihinden itibaren yasal en yüksek faizin uygulanmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı vekili, huzurdaki dava ile konusu ve tarafları aynı olan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/193 Esas ve 2009/8 Karar sayılı dosyasının kesin hüküm oluşturduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise davacının eksik ve ayıplı ifada bulunduğunu, kendisine ilk davada verilen sürede eksik ve ayıplı işleri tamamlamadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/193 Esas sayılı dosyası ile huzurdaki dava dosyasının aynı nitelikte olduğu ve aynı nitelikteki dava daha önce kesin hükme bağlandığı için HMK’nın 114/i maddesi gereği dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddine dair verilen karar, davacı vekilince istinaf edilmiş olup, istinaf mahkemesince davacının istinaf başvurusu esastan reddedildiğinden, istinaf mahkemesi kararı davacı vekilince süresi içinde temyiz edilmiştir.
    Kesin hüküm, 6100 sayılı HMK"nın 303. maddesinde "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir..." hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a) davanın taraflarının aynı olması ve b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması gerekir. Tarafların aynı olmasından anlaşılması gereken; her iki davada da tarafların aynı kişiler olması anlamına gelir. Hükmün davanın tarafları dışında üçüncü kişilere kural olarak herhangi bir etkisi yoktur. Zaten davada taraf olmayan bir kişiyi kararın bağladığının kabulü hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık teşkil eder. İkinci unsur olarak dava sebeplerinin aynı olmasından anlaşılması gereken ise; davacının talep sonucunu dayandırdığı vakıaların aynı olması anlamına gelir. Aynı vakıalara dayanılarak dava açılması halinde kesin hükmün varlığından söz edilir. Üçüncü ve son unsur ise; dava konusunun aynı olmasıdır. Dava konusunun aynı olup olmadığının anlaşılması için yapılacak şey her iki davanın netice-i talep kısmının aynı olup olmadığına bakmaktır. Her iki davanın talep sonucu kısmı aynı ise kesin hükmün varlığından bahsedilebilir. Öte yandan kesin hükmün varlığı HMK"nın 114. maddesinin i) bendinde olumsuz dava şartı olarak düzenlenmiştir.
    Mahkemece, kesin hüküm oluşturduğuna karar verilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/193 Esas ve 2009/8 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; davacısının ..., davalısının .... İnş. Gıd. Tur. Paz. San. ve Tic. A.Ş. olduğu, davacı vekili tarafından sunulan 12.06.2006 tarihli dava dilekçesi ile taraflar arasında 25.01.2001 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yapıldığı, sözleşmeye göre davacı tarafından inşaat tamamlandıktan sonra arsa üzerine inşa edilecek binadaki daire ve dükkanların %50-%50 paylaşılacağı konusunda anlaşma yapıldığı, inşaatın 2003 yılında tamamladığı ancak davacıya isabet eden kısmın tapusunun verilmediği gerekçesiyle mevcut dükkanların davalı adına olan %50 hissesinin iptâli ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, yapılan yargılama ve keşfi müteakip davacı vekilinin davaya konu ettiği yerin 21 bağımsız bölüm numaralı depolu dükkan olduğu anlaşılmış, davalı vekili cevap dilekçesi ile devir için gereken şartların oluşmadığı, dairelerin mülkiyetinin kademe kademe devredileceği, şartlar oluştuğunda davacıya isabet eden dairelerin satışı için vekâlet verildiği ve bu dairelerin satıldığı iskan ruhsatı alınacak hale geldiğinde dairelerin ve dükkanların tamamının tapularının yükleniciye verileceğinin belirtildiği; ancak, iskan ruhsatının alınmadığı, projeye ve sözleşmeye aykırı ve eksik imalât yapıldığı gerekçesiyle davanın reddini istemiş, mahkemece davacı yüklenicinin üçüncü bilirkişi raporunda belirtildiği üzere sözleşmeye uygun biçimde edimlerini yerine
    getirmediği, edimlerini yerine getirmesi için verilen süre içerisinde de kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği, yaptığı binanın iskan ruhsatının alınabilmesi için üçüncü bilirkişi raporunda belirtilen konularda tadilat projesi gerektiği, tadilat projelerini onaysızda olsa tam olarak yerine getirmediği, tapu iptâl ve tescil hakkının henüz doğmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verildiği, kararın davacı yüklenici tarafından temyizi üzerine Dairemizin 27.04.2010 tarih 2009/2293 Esas, 2010/2434 Karar sayılı kararıyla onandığı, onama kararının taraflara tebliğ edildiği, tashihi karar yoluna gidilmeksizin kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
    Temyiz incelemesine konu dava ile kesin hüküm kabul edilen önceki davanın tarafları ve 21 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ve tescili bakımından talep sonucu aynı ise de, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi feshedilmemiş olup önceki davanın yüklenicinin edimini tam olarak yerine getirmemiş olduğu gerekçesiyle reddedildiği, taraflarca edimlerin yerine getirilmesi halinde yeniden dava açılmasının mümkün olması sebebiyle davacı tarafça önceki karardan sonra edimin ifa edildiği iddiasıyla dava açıldığı ve kanun yolu aşamasında 09.03.2018 tarihli yapı kullanma izin belgesi sunulduğu anlaşıldığından, davacının huzurdaki davada talep sonucunu dayandırdığı vakıaların aynı olmadığı ancak aynı vakıalara dayanılarak dava açılması halinde kesin hükmün varlığından söz edilebileceği, buna göre kesin hüküm koşulları oluşmadığından mahkemece işin esası incelenip deliller toplandıktan sonra, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken aksi düşünceden hareketle kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"nin 2019/561 Esas, 2019/518 Karar sayılı 08.05.2019 tarihli kararının kaldırılarak ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 13.04.2017 tarih ve 2016/54 Esas, 2017/855 Karar sayılı kararının, temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davacıya iadesine,
    6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 09.12.2019 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi