15. Hukuk Dairesi 2019/3812 E. , 2020/255 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl dava arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan eksik imalât sebebiyle tapu iptâli ve tescil, olmadığı takdirde tazminat, eksik ve kusurlu işler bedeli ile gecikme tazminatı taleplerine, karşı dava ise, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan değer azlığı sebebiyle maddi tazminat talebine ilişkindir. Asıl davada davacı-karşı davalılar arsa sahibi, davalı-karşı davacı yüklenici konumundadır.
Davacı-karşı davalılar vekili; taraflar arasında 17.06.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, arsa sahiplerine düşen dairelerin öngörülenden daha küçük imal edildiğini, ayrıca eksik ve ayıplı imalâtlar bulunduğunu, sözleşmeye aykırı şekilde bodrum kat dairelerin ters dubleks şeklinde yapıldığını, keşide edilen ihtarnameye rağmen eksiklik ve aykırılıkların giderilmediğini, delil tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu ile eksik ve ayıpların, mevcut durumu ile tadilat ve tamiratı için gerekli masraf ve sürenin tespitinin yapılmış olduğunu, iskan ruhsatının da alınmadığını, 2 adet bağımsız bölüm için dava tarihine kadar işlemiş 10 aylık kira bedelinin ödenmesi gerektiğini belirterek, davalı adına kayıtlı ... ... Mah. 154 pafta 1836 Ada 17 parselde bulunan bağımsız bölümlerden %50 paylaşım oranı dikkate alınarak müvekkillerinin hak ettikleri bakiye bağımsız bölüm hissesinin tapu kaydının iptâli ile davacılar adına tesciline ve 15.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, maddi tazminat talebinin açıklanmasına dair 26.07.2016 tarihli beyan dilekçesine göre ise, davacı ... için, m2 değer kaybından dolayı 4.000,00 TL, gerek daire gerekse ortak yerlerdeki eksik ve kusurlu işler nedeniyle 1.000,00 TL, kira kaybından dolayı 500,00 TL, dairelerin ters dublekse dönüşmesi nedeniyle oluşan değer kaybı nedeniyle 2.000,00 TL; davacı ... için, m2 değer kaybından dolayı 4.000,00 TL, gerek daire gerekse ortak yerlerdeki eksik ve kusurlu işler nedeniyle 1.000,00 TL, kira kaybından dolayı 500,00 TL, dairelerin ters dublekse dönüşmesi nedeniyle oluşan değer kaybı nedeniyle 2.000,00 TL’nin talep edildiği belirtilmiştir.Davalı-karşı davacı vekili; inşaatın 2 ve 3 nolu parsellerinin tevhidi sonucu gerçekleşeceğinin sözleşmede belirtildiğini, davacıların 2 nolu parselin maliki olduğunu, toplam 16 daireli inşaatın 8 dairesinin 2 nolu parsele isabet edeceğini, bu parseldeki 4 dairenin yükleniciye, diğer 4 dairenin de arsa sahiplerine ait olacağının kararlaştırıldığını, davacılara bırakılmasına gereken dairelerin davacılara devir ve teslim edildiğini, davacı ... daireleri 10.12.2010’da teslim almasına rağmen, davacı ..."nın teslim almamasının keyfi olduğunu, daire yüzölçümü konusunda taahhütte bulunmadığını, her kattaki dairenin eşit yüzölçümlü olduğunu, 1. bodrum kattaki dairenin 2. bodruma ters dubleks olması nedeniyle yüzölçümünün büyük olmasının imar durumu ile alakalı olduğunu, bodrum kat dairenin değerinin düşük olduğunu, davacıların aldıkları daire değerleri toplamının yükleniciden daha fazla olduğunu, karşı davada ise, arsa sahiplerinin daha kıymetli daire almaları ve %50 paylaşım oranı gereğince daha az yüzölçümlü daire teslim edilmesi sebebiyle yüklenicinin zararının oluştuğunu belirterek, arsa payı eksikliğinden kaynaklanan tazmin borcu kapsamında ... "dan şimdilik 250,00 TL, ..."den 3.750,00 TL ile ..."ye verilen dairelerin birim hesabına göre daha değerli olması sebebiyle, şimdilik 6.000,00 TL"nin ...’den avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı arsa sahipleri ile davalı yüklenici arasında arsa payı karşılığında inşaat yapılmak üzere anlaşma yapıldığı, ancak davacılara verilmesi kararlaştırılan dairelerin m2 olarak eksik yapıldığı, verilen dairelerinde eksik, kusurlu ve ayıp olarak teslim edildiği, davalı yükleniciye verilen dairenin dublekse dönüşmesinden ve yine davacıların kira kaybından dolayı davacıların bilirkişi aracılığıyla tespit edilen miktarlarda zararları olduğu bu sebeple davacıların açmış olduğu davanın kabulüne, davalının açmış olduğu karşı davanın ise yargıtay bozma ilamında vurgulandığı üzere, sözleşmeye konu arsanın yanındaki arsa ile tevhit edileceği belirtilmiş olmasına göre inşaat aşamasında ise tevhit işlemi yapılmış, yapılan tevhit işlemi sonrasında yüklenicinin imâl etiği bağımsız bölümlerin davanın taraflarına isabet edecek olanlarda m2 bazında artış olmuş olması, doğan bu fazlalıktan karşı davalı arsa sahipleri yararlandığı gibi yüklenicide yararlandığından karşı davacı yüklenicinin fazla m2 imâli sebebine dayalı olarak tazminat isteminde bulunamayacağından karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiği davacılar faiz talebinde bulunmadıklarından faizle ilgili karar verilemeyeceği gerekçesiyle, asıl dava yönünden tapu iptâli ve tescili talebinin reddine, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre asıl davalı-karşı davacı yüklenicinin karşı davada kurulan hükme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Tarafların asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; 6100 sayılı HMK"nın 26/1 maddesi hükmünce hakim tarafların talep sonuçları ile bağlı olup, hakimin talepten fazlasına veya başka bir şeye karar vermesi mümkün değildir. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı maddenin 2. bendine göre hakimin tarafların talebiyle bağlı olmadığına dair kanun hükümleri saklı ise de; somut olayda uygulanması gereken böyle bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Uygulama ve doktrinde buna taleple bağlılık ilkesi denilmektedir.Asıl davacı-karşı davalılar tarafından açılan asıl davada 15.000,00 TL bedel üzerinden harç yatırılmak suretiyle dava açılmış olup, yargılama aşamasında herhangi bir ıslah yapılmamıştır. Buna rağmen mahkemece asıl davada talep aşılarak 78.810,76 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; asıl davada talep edilen ve harcı yatırılan tutarın 15.000,00 TL olduğu gözetilerek taleple bağlı kalmak suretiyle asıl davada istenen 15.000,00 TL üzerinden karar vermekten ibarettir.
Öte yandan 6100 sayılı HMK m. 166 maddesinde “(1) Aynı mahkemede görülmekte olan davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir. (2) Davalar ayrı mahkemelerde açılmış ise, bağlantı nedeni ile birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkeme önünde ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, ilk itirazın kabulüne ve davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra bununla bağlıdır. (3) Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde bağlantı var sayılır” hükmü düzenlenmiştir. Kural olarak aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar diğer mahkemeyi bağlar. Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise, bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren bununla bağlıdır. HMK"nın 166/4. maddesine göre davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı varsayılır.Dava konusu somut olayda, 26.02.2016 tarihli bozma ilamı sonrasında davacı arsa sahipleri tarafından davalı yüklenici aleyhine ikame olunan ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/491 Esas sayılı dosyasında, asıl davada talep edilen tutardan fazla tespit edilen 64.310,00 TL için birleştirme talepli ek dava açıldığı, ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce birleştirme önerisinde bulunulduğu ancak ...19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 20.12.2017 tarihli karar ile birleştirme talebinin yargılamanın geldiği aşama dikkate alınarak reddedildiği anlaşılmakta ise de, her iki davanın taraflarının ve konusunun aynı olduğu, uyuşmazlığın aynı sözleşmeden kaynaklandığı, davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, iki davanın birlikte görülmesinde gerek usûl ekonomisi ve gerekse birbirleriyle çelişkili kararların çıkmasının önlenmesi bakımından fayda bulunduğu gözetilmelidir. İş bu nedenle mahkemece, eldeki dava ile birleştirme talepli olarak açılan ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/491 Esas sayılı dava dosyasının incelenerek her iki dosyanın birlikte görülmesi gerekirken, birleştirme önerisinin reddi ile birleştirme yoluna gidilmeksizin eldeki davada karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken iş; söz konusu dava dosyası derdest ise eldeki dava ile birleştirmek, sonuçlanmış ve kesinleşmiş ise kesinleşen olgular dikkate alınarak davayı sonuçlandırmak olmalıdır.2. bentte açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiş, bozma nedenine göre tarafların asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle asıl davalı-karşı davacı yüklenicinin karşı davada kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca tarafların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 176,60 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacı-karşı davalılara iadesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 03.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.