13. Hukuk Dairesi 2015/42170 E. , 2017/12279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı asıl dava ile, davalı ile 4 adet dairenin satımı konusunda anlaştıklarını, sonradan sözleşmede satılması gereken dairelerin değişmesi konusunda anlaştıklarını, değişen dairelerin devrinin sağlandığını ancak teslimin zamanında yapılmadığını, geç teslim cezası olarak daire başına 200 ... kararlaştırıldığını, 2012 Eylül ayına kadar aylık 800 ...’nun davalı yanca hesabına yatırıldığını, bu tarihten sonra ödeme yapılmadığını, ödeme yapılması için çektiği ihtardan da sonuç alamadığını belirterek 4.200 ...’nun dava tarihinden itibaren işleyecek döviz kuruna uygulanacak faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Karşı davanın ise reddini dilemiştir.
Davalı, asıl davanın reddini dilemiş, açtığı karşı dava ile resmi şekilde yapılmayan sözleşmenin geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmeye istinaden sehven ödenen 4.200 ...’nun dava tarihinden itibaren işleyecek yabancı paraya uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir
Mahkemece, asıl dava taşınmaz devrine ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olduğu, karşı davanın ise sözleşme geçersiz de olsa verilenleri istemenin dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davaların reddine, ayrı ayrı karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı-karşı davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalı ile adi yazılı sözleşme yaparak 4 adet daire satın aldığını, bilahire bu dairelerin anlaşmaları sonucu farklı daireler olarak adına tescil edildiğini ancak bunlardan 2 tanesinin geç teslim edildiğini iddia ederek geç teslim nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan ücretin tahsilini istemiştir. Davalı ise açtığı karşı dava ile ödenen paraları kabul etmiş, geçersiz sözleşmeye istinaden cezai şart olarak ödediği paranın iadesi gerektiğini savunmuştur. Sözleşmede kararlaştırılan geç teslim tazminatının 2012 yılının Eylül ayına kadar ödendiği tarafların da mahkemenin de kabulünde olup, bu husus ihtilafsızdır. Her ne kadar taraflar arasındaki geçersiz sözleşmede farklı daireler kararlaştırılmışsa da tarafların anlaşması sonucu anlaşılan yeni dairelerin tescili asıl davacı adına gerçekleştirilmiştir. Medeni Kanun"un 2. maddesinde, "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü düzenlenmiştir. Tarafların edimlerini ifa ettikten sonra sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia etmesi dürüstlük kuralına aykırıdır ve hukuken bu iddianın korunması düşünülemez. Hal böyle olunca, ifa edilmekle geçerli hale gelen adi yazılı sözleşme dikkate alınarak kira tazminatı yönünden bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile asıl dava yönünden de davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 3,70 TL harcın davalıdan alınmasına, 27,70 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.