13. Hukuk Dairesi 2015/39678 E. , 2017/12777 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, konut satın almak için araştırma yaparken emlakçılık yapan davalı ile tanıştığını ve davalı tarafından kendisine bir kısım daire tanıtımlarının yapıldığını ve buna dair gösterme tutanağı adı altında belge imzalatıldığını ve bu belgede sadece müşteri bilgileri kısmının kendisi tarafından doldurulduğunu gösterilen taşınmaz bilgileri kısmının boş bırakıldığını, konut arayışında olduğunun arkadaşları ve yakın çevresi tarafından da bilindiğini ve yakın bir arkadaşının oturduğu sitede satılık daire olduğunu bildirmesi üzerine satıcı ile gerekli görüşmeler yapıldıktan sonra dairenin satın alındığını, ancak daha sonra satın aldığı dairenin bilgilerinin davalı tarafından doldurularak sözleşmede belirttiği 12.080,00 TL’nin tahsili amacıyla aleyhine icra takibi başlatıldığını, konut gösterme tutanağında gösterilen taşınmaz bilgilerinin davalı tarafından sonradan doldurulduğunu ve kendisine davalı tarafından satın alınan dairenin tanıtımının yapılmaması nedeniyle herhangi bir borcu olmadığını ileri sürerek aleyhine başlatılan icra takibinin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda, davalı, davacı emlakçı ile imzalanan komisyon sözleşmesinde belirtilen ücrete dayalı başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi amacıyla eldeki davayı açmıştır. Bu haliyle taraflar arasındaki uyuşmazlık konut satımına ilişkin komisyonculuk sözleşmesinden kaynaklanmakta olup Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi sıfatı ile görülmesi gerekirken, genel mahkeme sıfatı ile görülüp sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.