13. Hukuk Dairesi 2015/41539 E. , 2018/4514 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı tarafından soruşturma raporuna istinaden hakedişlerinden 28.330,89 TL asıl, 7.168,84 TL işlemiş faiz ve 153.853,50 TL para cezası olmak üzere toplam 189.353,23 TL kesinti yapıldığını ve uyarı cezası verildiğini, gerekçe olarak; 57 hastaya ZIFT adlı tüp bebek tedavisinin yapıldığı, SUT"un tüp bebek tedavisi ile ilgili bölümleri incelendiğinde tüp bebek tedavisinin paket olarak kuruma fatura edilen bir işlem olduğu, bunun dışındaki kadın doğum ve üreme tedavisi ile ilgili Laparoskopik infertilite vb işlemlerin bağımsız yapıldığı takdirde ayrı işlemler olarak değerlendirilebileceği ve fatura edilebileceği, esasen uygulanan işlemin tüp bebek tedavisi olmasına karşın bunların başka isimler ile kuruma fatura edilerek Kurumdan toplam 28.240,99 TL tahsil edildiğinin gösterildiğini, oysa sözleşmede ve SUT"da laparoskopik infertilite uygulanan hasta tedavi giderlerinin bu hastalara tüp bebek tedavisi de uygulanması halinde laparoskopik cerrahi ücretlerinin kurumdan tahsil edilmeyeceği yönünde herhangi bir düzenleme bulunmadığını, bu işlemlerin ayrı ayrı ücretlendirilen işlemler olduğunu ileri sürerek, davalıya borçlu olmadıklarının ve uyarı cezası koşulları oluşmadığının tespiti ile iptaline, kesinti uygulanan 189.353,23 TL"nin kesinti tarihinden itibaren ticari avans faizi ile istirdadına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, tüp bebek uygulamasında üç yöntemden biri olan ZİFT metodunun laparoskopi vasıtası ile yapılabileceğini, bu işlem sırasında uygulanan laparoskopinin bağımsız bir işlem olarak fatura edilemeyeceğinden tüp bebek paketinin içinde fatura edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacı hakkında davalı kurum tarafından yapılan cezai işlem sebebiyle davacının davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti ile uyarı cezası koşulları olmadığının tespitine, davacı hak edişlerinden kesilen 189.353,23 TL"lik haksız kesintinin 15.06.2012 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki dava ile davalı Kurum tarafından hakkında tesis edilen uyarı ve kesinti işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespitine ve uyarı cezası koşullarının oluşmadığının tespiti ile iptaline, hakedişlerinden kesilen 189.353,23 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiş; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargılama sırasında mahkemece alınan üç kişilik bilirkişi heyet raporunda; dosya içerisinde hasta epikrizleri ve muayene notları olmamasından dolayı yapılmış olan tanısal laparoskopi işlemlerinin endikasyonlarının doğruluğunu değerlendirmenin mümkün olmadığı, bu aşamada tıbben sonuca varılamadığı, davacıya uygulanan cezaların yerinde olup olmadığı konusunda da sonuca varılamayacağı yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece, hasta epikriz, görüntüleme yöntemleri sonuçları ve ameliyat notları dosyaya eklendikten sonra ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Ne var ki; ek rapor, kök raporda yer alan doktor bilirkişi tarafından, bilirkişi heyeti ile bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı ve dava sürecinin daha fazla uzamaması kendi alanı ile ilgili görüşlerinin bildirildiği belirtilerek tek başına hazırlandığı gibi, ayrıca soruşturma raporuna konu 57 hastadan 32 hastaya ait tıbbi belgelerin gönderildiği, bu 32 hastadan 4"ünde epikriz gönderilmediğinden yorum yapılamadığı bildirilerek sonuç kısmında en azından rapor ve faturaları incelenen olgular ile ilgili olarak ilgili kurumun davalıyı bir zarara uğratmayacağı görüşüne yer verilmiştir. Buna göre kök raporda davayı aydınlatacak bir görüşe yer verilmemiş, ek rapor ise kök raporda yer alan doktor bilirkişi tarafından tek başına hazırladığı gibi eksik evrak incelenmek sureti ile hazırlanmış olup, bu hali ile hükme esas alınamaz. Her ne kadar Mahkemece, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunun, Mahkemece alınan bilirkişi raporunu destekler mahiyette olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; ceza dosyasının kesinleşmediği ve Mahkemece alınan bilirkişi raporunun da belirtilen eksiklikleri nedeni ile hükme esas alınamayacak olması karşısında eksik inceleme ile karar verildiği kabul edilmiştir. O halde, mahkemece, tarafların tüm delilleri toplanarak konusunda uzman bilirkişi heyetinden tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ve itirazlarını karşılar nitelikte taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 2. bentte gösterilen nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.