13. Hukuk Dairesi 2016/24176 E. , 2019/10109 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile tapu maliki arasında düzenleme suretiyle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme kapsamında dava konusu taşınmazın yüklenici müteahhidin üzerinde kalacağının belirtildiğini, müteahhid üzerinde kalan parsel üzerinde yapılacak bir nolu daireyi davalıdan 85.000,00 TL bedelle satın aldığını, aralarında protokol imzalandığını, toplamda 45.000,00 TL davalıya ödeme yaptığını, davalının tapuda taşınmazın devrine yanaşmadığını ve anlaşılan bedelin üzerinde fark ödenmesini istediğini, bu nedenle taşınmazın davalı adına olan kısmının iptali ile kendi adına tescilini, bu talebin yerinde görülmemesi halinde davalıya ödenen 45.000,00 TL’nin her bir ödemenin yapıldığı tarih itibariyle terditli olarak işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK 111/2 maddesi gereğince; ‘mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.’ Anılan madde gereğince talepler ile ilgili aynı anda hüküm kurulmalıdır. Somut olayda mahkemece, 12/04/2016 tarihli 2 no’lu celsede ara karar ile davacının asli talebi olan tapu iptal davası yönünden davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, tefhimle açık yargılamaya devam olunmuştur. Mahkemece asli talep hakkında karar verildikten sonra yargılamaya devam edilip, diğer talep hakkında daha sonra hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu; yine anılan kanunun 298/2.maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Somut olayda, mahkemece gerekçeli kararda hiçbir açıklamaya yer verilmeden sübuta eren davanın kabulüne ilişkin karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysaki mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması Anayasa hükmü olduğu gibi kararın yukarıda belirtildiği şekilde HMK 297. maddesinde yer alan hususları kapsaması da zorunludur. İncelenen mahkeme kararının bahsi geçen yasa hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmakla, gerekçesiz bir şekilde ve usulün 297 maddesine aykırı olarak yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bir ve iki numaralı bentte belirtilen bozma nedenlerine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda bir ve iki numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, üç numaralı bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya, 739,28 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.