13. Hukuk Dairesi 2016/25402 E. , 2019/10462 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-bir.dos.davalıları avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Asıl davada davacılar, anneleri ... ile davalı ..."nın kardeş olduklarını, muris ..."nin 22/12/1983 tarihinde davalıya vekaletname verdiğini, davalının bu vekaleti kullanarak bir kısım taşınmazlarda bulunan ..."nin hissesini satmış gibi göstererek kendi üzerine kayıt yaptırdığını, taşınmazların DSİ tarafından baraj yapılmak için kamulaştırıldığını, ancak bu durumun davacılara bildirilmediğini ve bu durumdan sonradan haberdar olduklarını, bu durumdan haberdar olan davalı ..."nın davacılara 30.000,00 TL gönderdiğini, daha sonrasında herhangi bir para göndermediğini, bu nedenle ... Köyü 106, 98, 12, 15, 41, 62 ve 82 parselde kayıtlı bulunan ve anneleri ... Karaca"dan kendilerine intikal etmesi gereken payların değeri olan 25.000,00 TL"nın davalıdan alınarak davacılara ödenmesini; Birleşen davada ise davacılar ... Köyü 106, 98, 12, 15, 41, 62 ve 82 parselde kayıtlı bulunan taşınmazlarda kök murisi olan ... ..."dan davacılara intikal etmesi gereken hisselerin davalının davacıların annesinden almış olduğu vekaletname uyarınca usulsüz olarak davalı adına kaydedildiğini, bu yerlerin DSİ tarafından kamulaştırıldığını, müvekkillerinin miras payına düşen bedelin davacılara ödenmediğini ileri sürerek, kök muris ... ..."dan intikal etmesi gereken payların değeri olan 5.000,00 TL"nın davalılardan alınarak davacılara ödenmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen dava davalıları davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece asıl ve birleşen davanın davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalı ... yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen dava davalıları tarafından temyiz edilmiştir.
1-Her ne kadar mahkemece, dava konusu ... ili Merkez ... Köyü 106, 98, 12, 15, 41, 62 ve 82 parsel sayılı taşınmazların tarafların murisi ... ve eşi ... ..."dan kaldığı, dava konusu taşınmazlarda davacıların annesi ... ve davalı ..."nın miras payları bulunduğu, davalı ..."nın, kardeşi ..."den taşınmazları kullanmak için eşi olan diğer davalı ..."ı vekil tayin etmesi için ikna ettiği, davacıların murisi ..."nin davalı ..."a 22/12/1983 tarihinde İzmir 1. Noterliğinin 53761 numaralı vekaletnamesi ile vekalet verdiği, dava konusu taşınmazların ise 26/11/1986 tarihinde bu vekaletnameye dayanarak davalı ... tarafından diğer davalı ..."a satıldığı, davalı ..."nın bu vekaletnameyi kardeşini kandırarak taşınmazları üzerine geçirmek için aldığının tüm dosya kapsamından ve tanık beyanlarından açıkça anlaşıldığı, bu taşınmazların devri için her hangi bir bedelinde de davalı ... tarafından ..."ye ödendiğinin ispat edilemediği, bu nedenle hile ile alınan vekaletnamenin ve buna bağlı olarak yapılan işlemlerin geçersiz olduğu, geçersiz vekaletname uyarınca yapılan satış işleminin iptal edilmesi gerektiği, dava konusu edilen taşınmazlar üzerinde kamulaştırma işlemi yapıldığından tapu kayıtlarının iptal edilemeyeceği, bu nedenle dava konusu edilen taşınmazların alınan değeri üzerinden hakkaniyet ve denkleştirici adalet hükümleri uyarınca tespit edilecek değerin ... mirasçılarınca talep edilebilineceği, ilgili vekaletin düzenlenmesi ve taşınmazların devri hususunda karı koca olan davalıların birlikte hareket ettikleri de aşikar bir şekilde ortada olduğundan davalıların müştereken ve müteselsilen bu bedelden sorumlu olması gerektiği ve birleşen dosya açısından ise davacıların talep edebilecekleri miktar basit bir işlemle ortaya çıkacağından bilirkişiden ek rapor alınmasına gerek görülmediği, zira, dava konusu olan taşınmazlara ait tapu kayıtları incelendiğinde, ... ... ile ... ..."ın eş oldukları, ... ve ..."da dahil olmak üzere toplam 11 tane müşterek çocukları olduğu, bu çocuklar dışında mirasçıları olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş ise de; HMK."nun 297/2. maddesi gereğince hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı Kanunun 389 maddesinde de, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Öte yandan davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, birleştirilen dava dosyasının tarafları, iddia, savunma özeti, delilleri kararda belirtilip, değerlendirilip, asıl ve birleşen her bir dava için kararda ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Somut olayda asıl ve birleştirilen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. Bu hali ile verilen karar HMK."nın 297/2.maddesine uygun değildir. Mahkemece asıl ve birleşen davalar bakımından az yukarıda açıklandığı şekilde ayrı ayrı HMK.’nın 297/2. maddesine uygun olarak hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre asıl ve birleşen dava davalılarının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.