13. Hukuk Dairesi 2016/10222 E. , 2019/12640 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-Türk Ekonomi Bankası A.Ş. avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... ile imzalamış olduğu 12.11.2010 tarihli daire satış sözleşmesi gereği 12/11/2011 tarihinde de teslim edileceği vaat edilen, Dream Towers Sitesi B Blok 1. Normal Kat 6 no.lu 1+1 dairenin halen tesliminin gerçekleşmediğini, taşınmaz için davalı bankadan 26/11/2010 tarihinde konut kredisi aldığını ve kredi ödemelerinin de halen devam ettiğini, bahsi geçen dairelerin tesliminin halen mümkün gözükmediğini, davalı inşaat şirketi gerekli izinleri almamış olduğundan dairelere elektrik, su, doğalgaz bağlantısı dahi yapılamadığını, daire taahhüt edilen tarihte teslim edilmediğinden 11.11.2011 tarihinden itibaren kira geliri mahrumiyeti bulunduğunu, sözleşmenin 5.2 maddesi uyarınca dairelerin teslim tarihinde teslim edilmemesi durumunda satıcıya cezasız olarak 3 aylık ek süre verileceğinin kararlaştırıldığı dikkate alındığında, kira mahrumiyetinin toplam 26 ay olduğunu, ayrıca dairelerin de 2 yılı aşkın süre içerisinde kullanılmaması nedeniyle yeni sıfatını kaybettiğini beyan ederek; aylık 500,00 TL üzerinden toplam 26 aylık kira mahrumiyetine ilişkin 13.000,00 TL ve taşınmazın yıpranma tazminatına ilişkin 500,00 TL olmak üzere toplam 13.500,00 TL"nin faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. davanın reddi gerektiğini savunmuş, diğer davalı ...Maden Nakliyat San. ve Dış Tic. A.Ş. davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 13.000,00 TL tazminatın 12/02/2012 tarihinden başlamak ve dava tarihine kadar devam etmek üzere her bir aya ait 500,00"er TL kira bedeline ait olduğu ayı takip eden gün itibari ile yasal faiz yürütülerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tüketicinin açtığı taşınmaz satış sözleşmesinden doğan geç teslim nedeniyle kira kaybı tazminatı ile yıpranma bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Uyuşmazlıkta öncelikle çözümlenmesi gereken husus davacı tüketicinin davalı bankadan kullandığı konut kredisinin satım sözleşmesine ilişkin olarak davalı bankanın sorumluluğunu gerektiren bağlı kredi mahiyetinde olup olmadığı, bağlı kredi kabul edilebilecek ise, bu halde bankanın tüketiciye karşı sorumluluğunun ne olduğudur.
Dava tarihi itibari ile çekişmenin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Kanunun “Ayıplı Mal” başlıklı 4. maddesinde, ayıplı mal tanımlanmış ve tüketicinin, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlü bulunduğu, böyle bir durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme gibi seçimlik haklarının bulunduğu, imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi verenin ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olacağı, 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğunun teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı olacağı, ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunların müteselsilen sorumlu addedileceği, bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanların, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, daha sonra ortaya çıkacak ayıpla ilgili sorumluluklarının malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık bir zamanaşımına süresine tabi olacağı hükme bağlanmıştır. Anılan maddede atıfta bulunulan Kanunun “Tüketici Kredisi” başlıklı 10. maddesinin 5. fıkrasında, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile verilmesi durumunda satılan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmemesi halinde kredi verenin tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasında da konut finansmanından kaynaklanan işlemlerde kredi veren konut finansmanı kuruluşunun, krediyi belirli bir konutun satın alınması ya da belirli bir satıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, konutun hiç ya da zamanında teslim edilmemesi halinde kredi veren satıcı ile birlikte, tüketiciye karşı, kullandırılan kredi miktarı kadar müteselsilen sorumlu olacağı ve verilen kredilerin ipotek finansmanı kuruluşlarına, konut finansmanı fonlarına veya ipotek teminatlı menkul kıymet teminat havuzlarına devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğunun devam edeceği öngörülmüştür. Avrupa Birliği Konseyi’nin 87/102/CCE sayılı Yönergesi’nde de, kredi kurumunun satıcı ile sözleşme yapması ve bu çerçevede çıkarılacak ve dağıtılacak olan tüketici kredisinin sadece sözleşmeyi yapan satıcının müşterilere tahsis edileceği öngörülmüştür. Banka veya finansman şirketi ile sözleşme yapan satıcı, müşterisini doğrudan sözleşme ile bağlı olduğu kredi kurumuna göndermekte ve bu suretle müşteri ile kredi kurumu arasında aracılık rolünü de üstlenmektedir.
Açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde bakıldığında bağlı kredi, belirlenmiş bir mal veya hizmetin tedariki için verilen kredi olup tüketici, krediyi veren kuruluş ve imalatçı/satıcı arasında üçlü bir ilişkiyi gerektirir. Bu ilişkide kredi veren kuruluş ile satıcı arasında kurulan anlaşma gereğince kredi veren kurum, satıcı kurumdan satın alınacak bir mal veya tedarik edilecek bir hizmet için, müşteriye nakdi yardım sağlamayı üstlenirken, tüketici de bu anlaşmada belirlenen malı satıcıdan kredi veren kuruluş ile aralarındaki borç ilişkisi çerçevesinde satın almaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2015 tarih, 2013/13-2294 esas, 2015/2330 karar ve 23.10.2015 tarih, 2013/2431 esas- 2015/2341 karar sayılı ilamlarıyla da aynı yöne işaret edilmiştir.
Somut olayda, davacı tüketici davalı bankanın anlaşmalı proje olarak lanse ettiği siteden ev satın almış olup, dosyadaki delillere göre kullanılan kredinin bağlı kredi vasfında olduğunun kabulü gerekir.
Bu tespitten sonra, açıklığa kavuşturulması gereken husus, bağlı kredide kredi veren kuruluşun tüketiciye karşı sorumluluğunun kapsam ve mahiyetidir. 4077 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen 4. maddesinde bankanın bu haldeki sorumluluğunun tüketicinin aynı yasa çerçevesinde ayıplı mal ile ilgili olarak kullanacağı sözleşmeden dönme ve ayıp oranında bedel indirimi isteme şeklindeki seçimlik hakları ile sınırlı olduğunun kabulü gerekir.
Kira kaybı tazminatı isteminin dayanağı olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 123,124 ve 125. maddelerinde borçlunun temerrüde düşmesi durumunda alacaklının borcun ifası ile birlikte gecikme sebebiyle tazminat isteyebileceği seçimlik bir hak olarak öngörülmüştür. (Hukuk Genel Kurulu 26.06.2013 gün ve 2013/13-693-886 sayılı kararı). Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça geç teslimden dolayı bankanın sorumlu olacağına ilişkin kayıt bulunmadığı da göz önünde bulundurulduğunda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde tanımlanan seçimlik haklardan olmayan bu yöndeki istem bağlı kredi veren kuruluşa karşı ileri sürülemeyecektir. Mahkemece bu açıklamalar ışığında davalı bankanın sorumluluğu değerlendirilmeliyken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı .... A.Ş. lehine BOZULMASINA, peşin alınan 250,00 TL harcın davalı-Türk Ekonomi Bankası A.Ş."ne iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.