13. Hukuk Dairesi 2017/9781 E. , 2019/6803 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, haricen imzalanan sözleşme ile davalı şirketten bağımsız bölüm satın aldığını, sözleşmede A blok 10 nolu ve 118 metrekare olarak belirtilen dairenin teslim edileceği yazılı olmasına rağmen 7 nolu 88 metrekare olan bağımsız bölümün devrinin gerçekleştirildiğini, satın alınan meskenin tesliminin sözleşme tarihi olan 05.04.2007 tarihinden itibaren 36 ay olarak belirlendiğini, ancak inşaatın hâlâ devam etmekte olduğunu ve anlaşmada yapılması gerekenlerin yapılmadığını, fiilen teslimin gerçekleşmemesi nedeniyle kira kayıplarının olduğunu ileri sürerek taşınmazın 30 metrekare eksik teslim edilmesi, 45 aylık kira mağduriyeti ve teknik şartnamede yapılması gerekenlerin yapılmamış olması nedeni ile bunların bedellerinin tespiti ve davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, 10 nolu bağımsız bölümün eski yapı ruhsatında bulunduğunu, yeni yapı ruhsatında bulunmadığından devrinin mümkün olmadığını, davacının tapuda yapılan resmi satışta 7 nolu bağımsız bölümü devralarak bu durumu kabul ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında haricen taşınmaz satışını konu alan sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğundan davacının bu sözleşme gereğince hak talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı ile taşınmaz satış sözleşmesi imzaladığını, sözleşmede belirlenen bağımsız bölümden daha küçük bağımsız bölümün devir edildiğini, fiilen teslimin gerçekleşmemesi nedeniyle kira kaybına uğradığını ve inşaatın yapımının halen devam ettiğini ileri sürerek uğradığı zararların tazminini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında haricen taşınmaz satışını konu alan sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğundan davacının bu sözleşme gereğince hak talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ile davalı arasında taşınmaz satışı hususunda bila tarihli harici sözleşme imzalandığı ve bu sözleşme gereğince taraflar arasında tapu devrinin gerçekleştirildiği hususları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bir taşınmaz malın veya payının mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmelerin geçerli sayılması BK 213, Tapu Kanunu 26. ve TMK.’nun 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup kamu düzenine ilişkindir ve doğrudan göz önünde tutulur. Her ne kadar taraflar arasındaki bila tarihli sözleşme resmi şekilde düzenlenmemiş bulunduğundan hukuken geçerli değilse de, her iki tarafın tapuda işlem yapmak suretiyle geçersiz olan harici sözleşmeye geçerlilik kazandırdıkları, böylece bila tarihli sözleşmenin geçerli hale geldiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, sözleşmenin geçerli hale geldiği kabul edilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.