13. Hukuk Dairesi 2019/2654 E. , 2019/6966 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ile imzalanan bireysel kredi sözleşmesi ile davalıya kredi kullandırıldığını, davalının 06.07.2014 ve 05.08.2014 tarihli taksitleri ödememesi üzerine 28.08.2014 tarihli ihtarname ile hesabının kat edildiğini ve 15.11.2014 tarihinde başlatılan takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının ... 29. İcra Müdürlüğünün 2014/23090 sayılı takip dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile takibin 2.695,82 TL asıl alacak 1.157,31 TL kat öncesi işlemiş faiz, 57,87 TL BSMV, 95,38TL temerrüt faizi 4,77 TL BSMV olmak üzere toplam 4.011,15TL üzerinden devamına, fazla talebin reddine, hükmedilen asıl alacak miktarına takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %17,55 temerrüt faizi ve faizin %5"i oranında BSMV uygulanmasına, alacak bilirkişi hesaplaması ile belirlendiğinden davacının inkar tazminatı talebinin ve dosya kapsamına göre davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme sonucu icra inkar tazminatı talebinin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyip kararın düzeltilerek onanması HMUK"un 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan "Alacak bilirkişi hesaplaması ile belirlendiğinden davacının inkar tazminatı talebinin reddine," cümlesinin hükümden çıkarılarak yerine " Asıl alacağın %20"si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine," cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.