Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/8309
Karar No: 2019/7151
Karar Tarihi: 13.06.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/8309 Esas 2019/7151 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2017/8309 E.  ,  2019/7151 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulü, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacı; 29.12.1994 tarihli bakanlık oluru ile dava dışı ... Akaryakıt A.Ş’ne 49 yıllığına 504 yataklı bir turistik tesis yapması amacıyla yer tahsis ettiklerini, daha sonra bu yerin olurları alınarak 26.11.1996 tarihinde dava dışı Yek-Tur A.Ş’ne devredildiğini, Yek-Tur A.Ş’nin de yine olurlarını alarak 7.7.2000 tarihinde aynı yeri davalıya devrettiğini davalının 13.11.2002 tarihinde olurlarını almak suretiyle 28 ek yatak, 12.10.2005 tarihinde de yine olurlarını alarak 468 ek yataklık yerler inşa ettiğini, 2000 yılında verdiği taahhüt senedine göre her yıl için arazi tahsis bedeli ve %2 oranında kira geliri ödemesinin gerektiğini 504 adet yatağa ilişkin olarak 2000-2004 yıllarına ait borçlarını eksik ödediğini, 2005-2006 yılları borçlarını 10.12.2006 tarihinde ödediğini, ancak sözleşme gereğince bu paraların gecikme zamlarından da sorumlu olduğunu, ek 28 ve 468 yataklık bölümler için hiç ödemede bulunmadığını ve yatırması gereken teminat bedelini de yatırmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle arazi tahsis bedeli, gayrisafi gelirin %2’si, kira gelirin %2’si, ağaçlandırma özel ödenek geliri alacaklarının KDV’si ve teminatta dahil olmak üzere şimdilik 2.132.312.55 TL.nin gecikme zammı ve KDV.siyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, daha sonradan verdiği 21.6.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 2.142.914.64 TL.na çıkarmıştır.
    Davalı, davacıya ödemesi gereken hiçbir ödemesinin bulunmadığını, eksik yatırılmış arazi tahsis bedeli bulunmadığını iddia ederek açılan davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, dava konusu bedelin ilk talep edilen kısmı dava sırasında ödenmiş olduğundan bu kısma ilişkin konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına, kalan kısım itibariyle dava tarihinden ( 2132.313,55 TL nin ) 10.06.2008 ödeme tarihine kadar işlemiş yasal faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ıslah talep edilen 10.601,09 TL nin ıslah tarihi olan 21.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen kararın dairemizce 2011/15556 Esas ve 2012/8434 Karar sayılı ilamı ile 28/03/2012 tarihinde, dava açılmadan önce 7.11.2006 tarihinde 473.752.03 TL tutarlı olarak davacıya verildiği mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda mahkemece bu kalem istek yönünden davanın reddine, teminat mektubunun dava tarihinden önce 7.11.2006 tarihinde 473.752.03 TL meblağlı olarak davacıya verildiği, bakiye 1.658.561.55 TL.nında yargılama sırasında 10.6.2008 tarihinde ödendiği rapor edilmiş; mahkemece de bu miktarların hepsinin toplamı olan 2.132.313.55 TL.na dava tarihinden ödeme tarihine kadar faiz uygulanmıştır. Oysa ki, dava tarihinden önce verilen teminat mektubu için faiz uygulanamayacağı gibi bakiye yargılama sırasında ödenen 1.658.561.55 TL.nın tamamı da asıl alacak olmayıp, bu alacağın bir kısmı gecikme zammından oluşmaktadır. Gecikme zammı niteliği itibariyle faizdir. Faize faiz uygulanması da BK.nun 104/son maddesine açıkça aykırılık teşkil eder. Mahkemenin bu yönü göz ardı edilerek faize faiz uygular şekilde hüküm tesis etmesi usul ve yasaya aykırı, davalının davacıya verdiği taahhütnamelerin (2/f) maddelerinde borcun zamanında ödenmemesi halinde 6183 sayılı yasanın 51.maddesinde yazılı nispette gecikme zammı ödeneceği yazılıdır. Mahkemenin sözleşmenin bu hükmünü göz ardı ederek yargılama sırasında ödenen miktara dava tarihinden ödeme tarihine kadar yasal faiz uygulaması usul ve yasaya aykırı gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabul kısmen reddine, asıl alacak 1.054.454,78 TL’nin dava tarihi olan 30/11/2017 gününden 10/06/2008 günü olan ödeme tarihine kadar 6153 sayılı yasanın 51. maddesi gereği gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ıslah edilen 10.601,09 TL’nin ıslah tarihi olan 21/06/2010 gününden itibaren 6153 sayılı yasanın 51. maddesi gereğince gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 473.752,03 TL’lik teminat mektubunun dava tarihinden önce davacıya verilmiş olması nedeniyle davacının,bu talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-6100 sayılı HMK.nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. Somut olayda dava, davalıya tahsis edilen arazi için ödenmesi gereken arazi tahsis bedeli, kira geliri, ağaçlandırma özel ödenek geliri, teminat ve bu alacakların KDV’si ile gecikme zammının ödenmesi gerektiği sebebine dayanılarak açılmıştır. Davalı ise davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Ancak mahkemece verilen kararın gerekçe kısmında ‘asıl alacak miktarı olan 1.063.480,80 TL üzerinden 30/11/2007 - 10/06/2008 tarihleri arasında gecikme zammı uygulanabileceği anlaşılmış olup, bu miktarın 10.601,90 TL"sinin ıslah tarihi olan 21/06/2008 kalan kısmının ise 30/11/2007 olan dava tarihinden ödeme tarihi olan 10/06/2008 tarihleri arasındaki gecikme zammı ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesi’ kabul edildiği halde, hüküm kısmında ‘Asıl alacak 1.054.454,78 TL’nin dava tarihi olan 30/11/2017 gününden 10/06/2008 günü olan ödeme tarihine kadar 6153 sayılı yasanın 51. maddesi gereği gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ıslah edilen 10.601,09 TL’nin ıslah tarihi olan 21/06/2010 gününden itibaren 6153 sayılı yasanın 51. maddesi gereğince gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,’ ilişkin hüküm kurularak, hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulmuştur. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu gibi, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İ.B.K.’nada aykırıdır. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Dava, davalıya tahsis edilen arazi için ödenmesi gereken arazi tahsis bedeli, kira geliri, ağaçlandırma özel ödenek geliri, teminat ve bu alacakların KDV’si ile gecikme zammının ödenmesi istemine ilişkindir. Yerel Mahkemece daha önce verilen karar, Dairemizin yukarıda özetlenen 28/03/2012 tarih, 2011/15556 Esas ve 2012/8434 Karar sayılı kararı ile bozularak tarafların sair temyiz itirazları da reddedilmekle davalı yararına gecikme zammı dışındaki alacak talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına kararının kesinleşmiş olması nedeniyle usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Uyulan bozma kararında vurgulandığı gibi, temyiz incelemesi sırasında bir kısım temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi ve bazı hususların bozma kararı dışında bırakılması halinde, temyiz istemi reddedilen hususlar yönünden kesin hüküm değil usuli kazanılmış hak doğmaktadır. Bu durumda bozma ilamı sonrasında mahkemece verilecek kararda temyiz dışı bırakılıp usuli kazanılmış hak doğan hususlar bakımından kararın bütünlüğü ve infaz kabiliyeti yönünden eski hükmün aynen tekrarlanması ve bozma gereklerinin de yerine getirilmesi suretiyle infazı kabil bir karar verilmesine dikkat edilmelidir. Temyize konu mahkemece verilen kararda eski hükmün konusuz kaldığı için karar verilmesine yer olmadığına kararı verilen gecikme zammı dışındaki alacak yönünden aynen tekrarlanması ile bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması ve bozma gereklerinin de yerine getirilmesi suretiyle infazı kabil bir karar verilmesi gerekirken, bu alacak yönünden bozma kararı sonrası yerel mahkemece yeniden hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
    3-Bozma nedenine göre davacı ve davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 31,40 TL harcın davacıya, 18.161,60 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi