13. Hukuk Dairesi 2016/156 E. , 2019/3030 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelenmenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile çocukluk arkadaşı olmaları nedeniyle birbirlerine güven duyduklarını ve bu güven nedeniyle ticari bir ilişkide kısa süreli ortaklık yaptıklarını, davalı tarafından konulacak sermaye için davalının kredi çekmek istediğini ve kredinin teminatı olmak üzere kardeşine ait taşınmazın kredi taksitleri bittiğinde iade edilmek üzere kendisine devredilmesini talep ettiğini, söz konusu taşınmazın davalıya devredildiğini ve davalının da 19.02.2010 tarihinde sabit faizli konut finansmanı kredisi kullandığını, kendisinin de bu krediye kefil olduğunu, davalının bir müddet kredi taksitlerini ödedikten sonra ödemeye devam etmediğini, geri kalan taksitleri kefil sıfatıyla ödeyerek borcu kapattığını, ayrıca taşınmazın davalı adına devrinden sonra davalının kredi kartı borcu dolayısıyla hakkında icra takibi başlatıldığını ve taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, haczi kaldırabilmek için söz konusu kredi borcunu da ödediğini ileri sürerek yaptığı ödemelerin bilirkişi marifeti ile belirlenmesine ve ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; bilahare talebini ıslah etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 55.823,00 TL alacağın 20.000,00 TL"sinin dava tarihinden itibaren, 35.823,00 TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihi itibari ile yürürlükte olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinde, kanunun uygulanmasıyla ilgili tanımlar yapılıp, bu arada “Alışverişe konu olan taşınır eşyayı...” mal, “Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi” tüketici, “kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri” satıcı olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasanın 23. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” hükmüyle, kanunun uygulanmasından doğacak ihtilaflara bakacak görevli mahkeme belirtilmiştir.
Somut olay değerlendirildiğinde, davacının davalının kullanmış olduğu konut kredisine kefil olduğu ve uyuşmazlığın kredi borcu ile kredi kartı borcunu ödemesinden kaynaklandığı, görevli mahkemesinin tüketici mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. O halde Mahkemece, tüketici mahkemesinin görevli olması nedeni ile görevsizlik kararı karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, (2) no’lu bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.