13. Hukuk Dairesi 2016/18947 E. , 2019/3471 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında 14/12/2012 tarihli ihtiyaç kredisi sözleşmesi olduğunu, davalının taksitleri ödemede temerrüde düştüğünü, hesabın kat edilerek davalıya 19/09/2014 tarihli ihtarname gönderdiklerini, ancak davalının buna rağmen ödeme yapmadığını ileri sürerek davalının icra takibine vaki itirazının iptaline, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne takibin 13.380,08 TL asıl alacak ve ferileri üzerinden devamına ve 2.676,01 TL icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tüketici ... sözleşmesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun geçici 1. maddesine göre, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak: Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan ve hâlen geçerli sözleşmelerin bu Kanuna aykırı hükümleri yürürlük tarihinden itibaren uygulanmaz.
Aynı Kanunun Tüketici Kredileri başlıklı ikinci bölümünün temerrüt halini düzenleyen 28/1. maddesi şu şekildedir: "Belirli süreli ... sözleşmelerinde tüketicinin taksitleri ödemede temerrüde düşmesi durumunda, ... veren, borcun tamamının ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak ... verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması, tüketicinin de birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi hâlinde kullanılabilir. ... verenin bu hakkı kullanabilmesi için tüketiciye en az otuz gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması zorunludur. "
Somut olayda davacı banka noter aracılığı ile gönderdiği 19/09/2014 tarihli ihtarnamesinde hesabın geri ödemelerin yapılmaması nedeniyle hesabın kat edildiğini, ihtarname tarihi itibariyle 13.380,08 TL anapara 4.206,95 TL işlemiş faiz 210,35 TL BSMV 4,11 KKDF olmak üzere toplam 17.801,49 TL borç bulunduğunu, bu borcun işleyecek faizleri ile birlikte 7 gün içinde ödenmesi aksi halde kanuni yollara başvurulacağı ihtar edilmiştir.
Oysa davacı bankanın, ihtarname tarihinde yürürlükte olan 6502 sayılı Kanunun bahsedilen hükmü gereği, borcun tamamının ifasını talep edebilmesi için borçlunun birbirini izleyen iki taksiti ödemede temerrüde düşmüş olması, bu nedenle ödenmeyen taksitlerin ödenmesi için davalıya 30 günlük süre verilerek verilen süre içinde ödeme yapılmaması halinde tüm borcun muaccel hale geleceği uyarısında bulunulması gerekir. Somut olayda ise ihtarnamede hangi taksitlerin ödenmediği belirtilmediği gibi ödenmeyen taksitlerin ödenmesi için borçluya süre verilmemiş, doğrudan hesap kat edilerek, verilen süre içinde ödenmezse yasal yollara başvurulacağı belirtilmiştir. Söz konusu İhtarname ile ileriye yönelik taksit miktarlarının da ödenmesi istenildiğinden bu ihtar, Kanun şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilemez ve dolayısıyla tüm ... borcu için takip yapılamaz. Ancak davacı banka, davalının hesap katinde ve takip tarihinde halen ödemediği ya da eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte takip yapma hakkına sahiptir. Mahkemece, davalının takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve ferilerinin miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, yanılgılı gerekçeyle davanın tümüyle kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.