13. Hukuk Dairesi 2016/18988 E. , 2019/3474 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, dava dışı 3.kişi ... T.A.Ş."nin davalılar hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığını, davalıların ricası üzerine borcu kapatmak amacıyla Ekim 2013"te bankanın Nazilli şubesine giderek 18.000,00 TL yatırdığını, ancak davalıların kendisine ödeme yapmadığını, ileri sürerek, 18.000,00 TL"nin Ekim 2013"ten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar yasal süresi içinde davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... yönünden temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dosya kapsamı incelendiğinde, davalı ..."in 19/01/2009 tarihinde dava dışı ... T.A.Ş."den genel kredi sözleşmesi ile 30.000,00 TL kredi çektiği, kredi borcuna dava dışı ... İleri ile davacının 30.000,00 TL için kefil olduğu, diğer davalı ..."in ise 14/01/2009 tarih 89 yevmiye numaralı tapu sicil müdürlüğünce düzenlenen resmi senet ile davalı ..."nın doğmuş ve doğacak tüm borçları için ...da bulunan taşınmazı üzerine ... T.A.Ş. lehine 52.500,00 TL"lik limit ipoteği kurmayı taahhüt ettiği ve ipotek hakkının aynı tarihte tapu kütüğüne tescil edildiğini, ... T.A.Ş."nin davalı ...nın kredi borcu sebebiyle 04/03/2011 tarihinde davalılar hakkında 18.976,45 TL asıl alacak 8.661,96 TL işlemiş faiz 433,10 TL BSMV olmak üzere toplam 28.071,51 TL alacak üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığı, davacının 26/09/2013 tarihinde 15.500,00 TL 27/09/2013 tarihinde 3.000,00 TL olmak üzere toplam 18.500,00 TL"yi davalı ..."ın 14658359 nolu ... hesabına yatırdığı, yatırılan paranın Bankaca 14234-numaralı HTI dosya YTS açıklamasıyla tahsil edildiği sabittir.
Davacının ifada bulunduğu tarihte yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 596. maddesine göre; "Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir.
Kefil, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olur. Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur. Alacaklının rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından ön sırada gelir.
Kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki ilişkiden doğan istem ve def’iler saklıdır.
Kefil, dava hakkı vermeyen veya yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle asıl borçluyu bağlamayan bir borç için ödemede bulunduğu takdirde, asıl borçluya karşı rücu hakkına sahip değildir. Ancak, kefil zamanaşımına uğramış bir asıl borçtan sorumlu olmayı borçlunun vekili sıfatıyla üstlenmişse asıl borçlu, ona karşı vekâlet sözleşmesi hükümleri uyarınca sorumlu olur."
Somut olayda, davacının kefil olarak kredi sözleşmesine imza attığı tarihte (19/01/2009) davalı ..."in taşınmazı üzerinde davalı ..."ın doğmuş veya doğacak borçları için alacaklı banka lehine ipotek mevcuttur (14/01/2009). Borcu kısmen ifasıyla alacaklının ifa nispetinde haklarına halef olan davacı, her ne kadar rehin hakkından yararlanabilecekse de, bilindiği üzere rehin veren, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak değil ayni olarak sorumludur. Oysa, mahkemece verilen, davacının ödediği miktarın davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline yönelik karar, davalı ..."in geri kalan malvarlığı ile de sorumlu tutulacağı sonucunu doğurmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece, ipotek borçlusunun yalnızca ipotek miktar ve içeriğinden sorumlu tutulması gerekirken, tüm malvarlığından sorumlu olacak şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalı ... yönünden tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı ... lehine BOZULMASINA, peşin alınan 307,50 TL harcın istek halinde davalılara iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.