13. Hukuk Dairesi 2016/28472 E. , 2020/2129 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı tarafından verilen vekaletname kapsamında, davalıya ait taşımaz üzerindeki binalar ve havuzda tadilat ve tamirat işlerini yaptığını masraflar toplamının değişik iş sayılı dosyaya göre 352.000,00 TL tespit edildiğini, davalı tarafından iş başında 100.000 USD (180.000,00 TL) ödeme yapıldığını, ancak daha sonra herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödenmeyen 172.000,00 TL"nin tahsiline yönelik başlattığı takibe, davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, dava konusu yapılan vekaletnamelerin tadilata, inşaat ve benzeri işlerin yapılması ile ilgili olmadığını, müvekkiline ait taşınmazda bedeli ödenmeden yaptırılmış hiçbir şey bulunmadığını, davacının iddiasını ispatlaması gerektiğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, " ... davacı ve davalı arasında Astana Büyükelçiliğinde düzenlenmiş vekaletname içeriği incelendiğinde söz konusu vekaletname ile davacının davalıya bu tarz işlemler yapmak için açıkça yetki vermediği, davalının aralarındaki sözleşme ilişkisine binaen yaptığını iddia ettiği sözleşmenin de yazılı olmadığının kabulünde olmasına göre bu sözleşmenin içeriğini dosyada mevcut hiç bir delil ile ispat edemediği,bu durumda davacının davalı ile aralarında yapılacak işlemlere yönelik yazılı bir sözleşme olmaksızın ve yine haberi olmaksızın taşınmazına davalı tarafından yapılan zorunlu ya da faydalı olup olmadığı ya da sözleşmeye uygun olarak davacının talimatlarına binaen yapıldığı ispat edilemeyen masrafların bedelini ödemeye iş bu davanın konusunu oluşturan icra takibi ile zorunlu tutulamayacağı ... davacının davalının taşınmazında bir takım masraflar yaptığı davalınında kabulünde ve bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğundan ... " gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki bu davasında, her ne kadar davalıdan aldığı vekaletname kapsamına göre davalıya ait taşınmazda bir takım inşaat ve tadilatlar yaptırdığını ileri sürmüş ise de; dosyada mevcut Astana Büyükelçiliği"ne ait 10.10.2011 tarihli vekaletnamenin gerçekten mahkemenin de kabulünde olduğu üzere inşaat ve tadilata ilişkin olmadığı, elektrik, su, doğalgaz ve benzeri işlerin yürütülmesi amacıyla verildiği görülmektedir. Bilindiği üzere, vakıaları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelemeyi yapmak ve uygulanacak kanun hükmünü tespit edip, tatbik etmek hakime aittir. Somut olayda, davacı, davalının taşınmazı için bir takım masraflar yaptığından bahisle, bunların tahsilini talep etiğine ve ortada da buna ilişkin bir vekaletname olmadığına göre, davada vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerekeceği açıktır. Türk Borçlar Kanunu"nun 529. maddesinde; ”İşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması halinde, işgörenin durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin taktir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. ..İşgören yapmış olduğu giderleri alamadığı taktirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir.” düzenlemesi mevcuttur. Somut olayda, davacı davalıya ait taşınmazda değişik iş sayılı dosyada bilirkişi marifetiyle tespit edilen imalatları yaptığını bildirmek ve bunlara ilişkin dosyaya bir takım ödeme belgeleri sunmakla; davalının bunlara ilişkin savunması üzerinde durulup, gerçekten bu imalatların davacı tarafından yaptırtılıp yaptırtılmadığı, yaptırtılmış ise bunların tespit edilen parasal miktarlarda olup olmadığı hususu ile davalının diğer savunmaları üzerinde de durularak, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle gerekçede davacı ve davalı sıfatları da karıştırılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi