13. Hukuk Dairesi 2016/26827 E. , 2020/2247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacılar avukatınca duruşmasız, davalı avukatınca duruşmalı temyiz edilmiş ise de, dava miktar itibariyle duruşmaya tabi olmadığından bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının inşa ettiği Akasya sitesinden aldığı bağımsız bölümle ilgili olarak, davalı tarafça satış ofisinde, broşür ve materyallerde tanıtımı yapılan ve sözleşme ve eki mahal listesinde belirtilen taahhütnamelere uygun şekilde imalatı yapılmamış ve tamamlanmamış şekilde kendisine teslim edildiğini belirterek; fazla hakları saklı kalarak süresinde teslim yapılmadığından sözleşme gereğince öngörülen cezai şart için aylık 4.134,00-TL"nin, taahhüt edilen ancak sonrasında kamuya terk edildiği anlaşılan central park ile delil tespiti dosyalarında yer alan diğer eksiklikler ile proje tadilatı sonucu bağımsız bölümlere dönüştürülen ortak alanlardaki tesisat katlarının mesken fiyatlarında meydana getirdiği değer kaybının belirlenerek bu tutarın ve eksik ve ayıplar nedeni ile oluşan değer kaybının belirlenerek, dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının süresinde bir ayıp ihbarında da bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 5.866,00-TL"nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 4.134,00-TL istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-6100 Sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda; mahkemece hükme easas alınan bilirkişi rapor ve ek raporunun incelenmesinde; geç teslim nedeniyle 2.480-TL tazminat ile davacının tesisat katındaki 4 adet bağımsız bölüm nedeni ile arsa payının eksilmesi nedeniyle dairede meydana gelen değer azalmasının 3.510,00-TL ve eksik iş olarak nitelendirilen hususlar nedeniyle taşınmazda meydana gelen değer azalmasının 82.690,00-TL olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece, kararın gerekçe kısmında görüşüne başvurulan bilirkişi raporuna da işaret edilmek suretiyle, bilirkişi raporu ve ek raporlarının yerinde bulunduğu hükme gerekçe olarak gösterildiği, bilirkişi raporunda eksik iş olarak nitelendirilen ayıplar yönünden davanın kabulüne karar verildiği ancak davacının gecikme cezası talebinin yerinde görülmediği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 5.866,00-TL"nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak olan faizi ile birlikte davalı yandan tahsiline karar verilmek suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşmasına sebep olunduğu gibi, hüküm altına alınan rakama nasıl ulaşıldığı da gerekçede gösterilmemek suretiyle bu hükmün denetimini de imkansız kılmıştır. Bu şekilde hüküm oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 129,38 TL harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.