13. Hukuk Dairesi 2017/994 E. , 2020/2367 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, davalı ile ... Mah. 174 Ada, 9 parselde kayıtlı bulunan A2 Blok Çatı Katı 34 numaralı dairenin satımı konusunda anlaştıklarını, 14.6.2004 tarihinde noterde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, gayrimenkulün alımı esnasında davalı tarafın hiçbir şekilde dairenin bir borcu olmadığı hususunda taahhütte bulunduğunu, bundan sonra da gayrimenkul ile ilgili olarak kooperatife karşı oluşabilecek tüm borçların kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, sözleşmeye konu gayrimenkulden kaynaklanan borçlardan dolayı düzenlenen senetlerin kooperatife ödenerek geri alındığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00TL alacağın senetlerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, 14.06.2004 tarihinde düzenlenen gayimenkul satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın dava dışı kooperatife olan borçlarından davalının sorumlu olduğu iddiasıyla açılan alacak davasıdır. Mahkemece; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden doğan hakların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davalı ile davacı ... ... arasında imzalanan 14.06.2004 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile kazanılan hakların 14.06.2009 tarihine kadar geçerli olacağı, bu nedenle davaya konu 19.11.2012 tarihinde düzenlenen kooperatif borçlarından dolayı düzenlenen senetler nedeniyle yapılan ödemelere ilişkin olarak davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığı gerekçe gösterikmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirmek gerekir ki; satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemlerinde uygulanacak zamanaşımı süresi 6098 sayılı T.B.K. (eski B.K. 125.md) 146.maddesi uyarınca “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmü gereğince 10 yıldır.
Diğer yandan 6098 sayılı TBK’nın (eski B.K. 125.md) “zamanaşımının başlangıcı” başlıklı 149. maddesinde (eski B.K. 128. md.) “Zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hâllerde, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlar.” düzenlemesi mevcuttur. Davaya konu alacak, 14.6.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesinde yer alan “..iş bu meskenin kooperatif aidatı ve kooperatife ödenmesi gereken borçların tamamı satıcı olarak tarafıma ait olduğunu, alıcının kooperatife karşı hiçbir ödeme yapmayacağını kooperatif borçlarının tamamını ödeyeceğimi beyan ve taahhüt ederim.” düzenlemesine dayanmakta olup, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin asli edimlerinden olan devir ya da satış bedelinin ödetilmesi istemine ilişkin olmayıp, davacılara devredilen kooperatif hissesi sebebiyle kooperatife yapılan ödemelere ilişkin olduğundan bu ödemeler nedeniyle zaman aşımı süresi borcun muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Somut olayda davaya konu borcun, dava dışı kooperatifin 03.06.2012 tarihinde gerçekleştirilen 2011 yılı olağan genel kurul toplantısının 9.maddesine göre “2012 yılına ait çalışma programı ve tahmini bütçenin görüşülmesi ve karar altına alınması konusundaki teklifler sunuldu. Yapılan oylama sonucunda aylık 300,00TL lik toplam 4.500,00TL’lik 15 ay ödeme planı bütçesi kabul edildi.” kararı, yine 10.04.2011 tarihinde yapılan 2010 yılı genel kurul toplantısında genel giderlere katılım payı olarak 500,00TL ödenmesinin kararlaştırılması ile doğduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, açıklanan hususlar dikkate alınarak işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bununla birlikte dava dilekçesinde davacı olarak gösterilen ... ...’nun karar başlığında yazılmamış olması HMK’nın 305/2 maddesi gereğince talep halinde mahallinde her zaman düzeltilebilecek maddi hata olması nedeniyle bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacılara iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.