13. Hukuk Dairesi 2019/2064 E. , 2020/2658 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine birleşen davanın feragat nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı ve davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz eden davalı ...Ş vekili avukat ... ile temyiz eden davacı vekili avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, avukat olduğunu, davalı ile aralarında yazılı vekalet ücret sözleşmesi düzenlediklerini, davalının 18.11.2011 tarihli ihtarname ile haksız olarak kendisini azlettiğini, davalıya vekaleten yürüttüğü icra dosyalarından hak ettiği vekalet ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 681.980,88 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, feshin haklı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile, 253.138,33 TL alacağın dava tarihi olan 10/02/2012 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, hükmedilen alacakla ilgili davalının dava tarihinden önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediği göz önüne alınarak 02/11/2011 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi isteminin reddine, davacının işbu dava dosyası ile birleştirilen ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 esas sayılı dosyasındaki talebinden feragat edildiği göz önüne alınarak birleşen dava dosyasındaki istemin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dairemizin 19.02.2015 tarih 2014/9195 Esas, 2015/5058 Karar sayılı ilamı ile “davalı ile bayileri arasındaki uzlaşmaların icra takiplerine konu uyuşmazlıkları gidermeye yönelik sulh sözleşmeleri niteliğinde olduğu ve bu nedenle davacının icra takiplerini tam anlamıyla sonuçlandırmış gibi vekalet ücreti talep edebileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, davalı ile bayileri arasındaki bir kısım sulh sözleşmelerinde sulh olunan miktar belirtilmemiş olup mahkemece de bu hususta yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Bu itibarla mahkemece sulh olunan miktarın ne kadar olduğu hususunu ispat yükümlülüğünün davalıda olduğu gözetilerek, sulh olunan miktar hususunda davalıdan delilleri sorulup alınarak ve davacıdan bu hususta beyanı ve var ise karşı delilleri sorularak sulh olunan miktarın saptanması, sulh olunan miktarın saptanamaması halinde ise icra takibindeki müddeabih üzerinden davacının vekalet ücreti isteyebileceği kabul edilerek inceleme yapılması“ şeklinde hükmün davacına yararına bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Yargılama sırasında alınan 23.07.2018 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle hüküm tesis edilmiş ise de; bilirkişi raporunda taleple bağlı kalınarak davacı tarafın ücret alacağı hesap edilirken ... 3.İcra Müdürlüğünün 2010/5145 Esas sayılı dosyası için 59.971,34 TL yasal vekalet ücreti hesap edilmiş ancak 2010/5310 Esas sayılı icra dosyası için hesap edilen 43.971,34 TL yazılmak suretiyle hesaplama hatası yapılmış ve toplam alacağa 59.971,34 TL eksik yazılmak suretiyle davacı alacağı eksik yazılmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, bilirkişi raporundaki hesaplama hatası giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-23.07.2018 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmının 5. bendinde sözleşmenin 3/s maddesi gereği takdiren %50 indirim yapılması halinde davacı alacağının 253.138,33 TL olduğu şeklinde kanaat bildirilmiştir. Mahkemece, davaya konu icra takipleri ile ilgili olarak davalı ile bayileri arasındaki sulh sözleşmesi niteliğindeki mutabakatlarla takiplerin sona erdirilmiş olması nedeniyle davacı vekilin, davalı iş sahibinden ücret talebinde haklı olduğu göz önüne alınarak davacının talep edebileceği vekalet ücreti ile Dairemizin 19/02/2015 tarihli bozma ilamı da göz önüne alınarak yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen nihai hesabı içeren 23/07/2018 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamaya itibarla taraf vekillerinin rapora karşı itirazlarının reddi ile raporda yapılan tespit doğrultusunda davacının talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin, Tarafların Hak, Yükümlülük ve Sorumlukları başlıklı 3/s maddesinde “Takip edilen dava ve icra dosyalarının takibinden vazgeçilmesi, sulh olunması veya feragat edilmesi halinde; Avukata ödenecek kanuni vekalet ücreti taraflarca yapılacak pazarlık sonucu karşılıklı mutabakatla belirlenecektir.” şeklinde düzenleme yer almakta olup bu düzenleme gereğince sadece kanuni vekalet ücretinden indirim yapılacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum da mahkemece, hesap edilen alacaktan akdi vekalet ücretlerini de kapsayacak şekilde indirim yapılması hatalıdır. Üstelik davacı taraf Dairemizin 19.02.2015 tarih 2014/9195 Esas, 2015/5058 Karar sayılı ilamına karşı karar düzeltme yoluna başvurmuş ve mahkemenin hesap edilen yasal vekalet ücretinden %50 indirim yapılmasına karşı itirazlarını bildirmiş ancak Dairemizin 30.03.2016 tarih 2015/31213 esas, 2016/9123 Karar sayılı ilamı ile tarafların karar düzeltme isteklerinin reddine karar verilmiş ve mahkemece bozma ilamına uyulmakla taraflar için usuli müktesep hak oluşmuştur. Hal böyle olunca hesap edilen alacaktan yalnızca yasal vekalet ücreti üzerinden indirim yapılması gerekirken, alacağın tamamını kapsayacak şekilde indirim yapılarak karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 2.540,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 44,40 TL harcın davacıya iadesine, aşağıda dökümü yazılı 12.968,25 TL kalan harcın .... A.Ş"ye yükletilmesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.