13. Hukuk Dairesi 2019/1616 E. , 2020/2683 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
... Bölge Adliyesi Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının davacı vekilince murafaa talepli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Murafaa için belirlenen günde duruşmalı temyiz eden davacı ve davalı taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda kararın açıklanması başka güne bırakıldı. Yapılan incelemede temyiz dilekçesinin süresinde verildiğinin anlaşılması üzerine, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ile arasında düzenlenen sözleşmeye dayalı olarak davalının 400.000,00 USD karşılığında konut satın aldığını, sözleşmede KDV"nin alıcı tarafından ödeneceğinin kararlaştırılmasına rağmen davalının KDV"yi ödemediğini, inşaatın bitirilip 28.05.2012 tarihli 642.333,32-TL miktarlı faturanın düzenlenerek ... 14. Noterliğince 01.06.2012 tarihinde davalıya keşide edilen ihtarname ile gönderildiğini ve davalının ödemesi gereken KDV tutarının 98.059,32-TL olarak belirtildiğini, davalının KDV alacağını ödememesi üzerine alacağın tahsiline yönelik olarak ... 27. İcra Müdürlüğünün 2012/18490 sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya KDV dahil 472.000,00 USD ödemede bulunduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, taşınmaz satışından kaynaklanan KDV alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, KDV alacağının ödenmediğini, alacağının tahsili için başlattığı takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptalini istemiş; davalı, KDV alacağını ödediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının takibe yönelik itirazının haklılığını davacı vekili tarafından itiraz edilmeyen 13.05.2009 tarihli ibraname, ödemeye ilişkin sunulan senetler ve banka kayıtları ile kanıtladığı, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olduğu ve davalı ile arasında konut satışına ilişkin sözleşme dışında başka bir ticari ilişki bulunduğu yönündeki iddiasını kanıtlar nitelikte delil sunamadığı, davalının davacıya yaptığı tüm ödemelerin 27.02.2008 tarihinde düzenlenen sözleşme nedeni ile olduğunun kabulü gerektiği, taraflar arasında 27.02.2008 tarihinde konut satışına ilişkin olarak düzenlenen sözleşme kapsamında KDV dahil sözleşme bedeli toplam 453.383,63 USD olduğu halde davalının davacıya toplam 484.383,63 USD ödemede bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacı, davalının ödeme belgelerindeki senetlerin başka bir ticari ilişki sonucunda düzenlendiğini ileri sürmüş ise de, taraflar arasında konut satışına ilişkin sözleşme dışında başka bir ticari ilişki bulunduğu yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, dolayısıyla davalının davacıya yaptığı tüm ödemelerin taraflar arasındaki 27.02.2008 tarihli sözleşme nedeniyle olduğu, davacının bu ödemelerin KDV alacağını kapsamadığına yönelik itirazlarının doğru olmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; taraflar arasında ... ili ... Mahallesi Kilise Mevkii 3 pafta 843 parsel üzerinde inşaa edilecek Belkıs Konakları projesi içinde bulunan B-12 nolu bağımsız bölümün satışı için 27.02.2008 tarihli Gayrimenkul Satış Ve İnşaat Sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin satış bedeli başlıklı 3. maddesinde, söz konusu bağımsız bölümün satış bedelinin 400.000 USD olduğu, satış bedeline dahil olmayan unsurlar başlıklı 14. maddesinde KDV"nin satış bedeline dahil olmadığı, %18 KDV alacağının alıcı tarafından ödeneceği, satış bedelinin ödeme şekli başlıklı 12. maddesinde ödeme planı çerçevesinde düzenlenecek senetlerin sözleşmenin imza tarihinde alıcı tarafından satıcıya verileceğinin belirtildiği, ancak ödeme planı kısmının boş bırakıldığı ve sözleşmenin ek protokol-ödeme planı bölümünde ise 12. maddede belirtilen şekilde ödeme yapılacağı hususlarının yer aldığı, 27.03.2008 tarihinde 300.000 USD ve 04.04.2008 tarihinde 100.000 USD tutarlı havaleler yapıldığı, bu ödemelerin taşınmazın satış bedeli için yapıldığının tarafların kabulünde olduğu ve satış bedeli olan 400.000 USD"nin ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, KDV alacağının ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Davalı, KDV bedelini ödediğini ve davacı ile arasında taşınmaz satışı dışında başkaca ticari ilişki olmadığını, davacı ise KDV bedelinin ödenmediğini ve davalı ile arasında taşınmaz satışı dışında başka ticari ilişkiler de bulunduğunu ileri sürmektedir. Dosya kapsamından davalı tarafından davacıya 11.05.2009 düzenleme tarihli 200.000,00-TL bedelli çek, 13.05.2009 düzenleme tarihli 15.000,00-TL bedelli senet, 07.07.2009 düzenleme tarihli 5.500,00-TL bedelli çek, 20.05.2008 düzenleme tarihli 200.000 USD bedelli senet ve 20.05.2008 düzenleme tarihli 149.000 USD bedelli senet verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca 27.03.2008 tarihinde yapılan 300.000 USD ve 04.04.2008 tarihinde yapılan 100.000 USD tutarlı ödemeler bulunmaktadır. Satış bedeli olan 400.000 USD"nin ödendiği konusunda ihtilaf olmadığına göre bu havalelerin taşınmaz satışına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dosya arasında bulunan döviz cinsinden bono bedelleri toplamı 349.000 USD ve Türk Lirası cinsinden bono ve çek bedelleri toplamı ise 220.500,00-TL"dir. Bu halde, taraflar arasında tek bir hukuki ilişki bulunduğu kabul edilemez. Yine anılan senetlerin 27.02.2008 tarihli sözleşmeye ilişkin verildiğine dair kayıt bulunmadığı gibi sözleşmenin 12. maddesinde senet düzenleneceği belirtilmiş ise de senet düzenlendiği konusunda sözleşmede de herhangi bir açıklama yoktur. Bu senetlerin keşide tarihleri ile adi yazılı sözleşmenin tanzim tarihleri de örtüşmediğinden senetlerin sözleşme gereği verilmediğinin kabulü gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır. Taraflar arasında taşınmaz satışı dışında ticari ilişki bulunduğu dosya kapsamında mevcut delillerle sabit olup, uyuşmazlık davalının davacıya KDV bedelini ödeyip ödemediği hususundadır. Davalı bu bedeli ödediğini savunduğuna göre, bu iddiayı ispat yükü, ödeme def’ini ileri süren davalıya aittir. O halde mahkemece, ispat yükünün davalı üzerinde olduğu gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile ispat yükü ters çevrilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açılanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ... 4. Tüketici Mahkemesi"nin 2013/1009 esas, 2016/2204 karar sayılı kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 44,40 TL. harcın temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 25/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.