13. Hukuk Dairesi 2017/7565 E. , 2020/2711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı avukatınca duruşmasız, davalılar avukatınca duruşmalı temyiz edilmiş ise de, dava miktar itibariyle duruşmaya tabi olmadığından bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı; “İdealistkent” olarak tanıtılan projeden B3 blokta bulunan, 2 nolu bağımsız bölümü davalılardan 21.03.2008 tarihli sözleşme ile satın aldığını, konutun bedeli olarak 316.000,00 TL’yi ödediğini, konuta fiilen aylar sonra taşındığını, konutta, konutun bulunduğu blokta ve ortak alanlarda ayıplı birçok imalat bulunduğunu, internet sitesinde, reklamlarda, ilanlarda ve broşürlerde belirtilen birçok unsurun projede yer almadığını, inşa edilen spor tesislerinin de gerçekte belediye arazisine yapıldığını, belirtilen tüm bu hususların konutun değerini düşürdüğünü ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini 47.400,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 15.800,00 TL maddi tazminatın 5.000,00 TL"sinin dava tarihinden, 10.800,00 TL"sinin 03.02.2015 olan ıslah tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin isteminin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak, bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkindir.
Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Maddeye göre, tüketici kendisine sağlanan mal ve hizmetle ilgili ayıplı olup olmama konusunda gerekli muayeneyi (denetimi) yapacak ve bu muayene sonucu, mal yada hizmetle ilgili saptadığı ayıpları, mal veya hizmetin sağlanmasından itibaren ihbar süreleri içinde, kendisine mal yada hizmet sağlayan sözleşmenin tarafına bildirecektir; bu bildirim (ayıp ihbarı) ödevi ihmal edildiğinde, tüketici, ayıba dayalı yasal haklarını kaybedecektir. 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. ( 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198/2’de) maddesinde ifade edildiği gibi, ayıp ihbarının yapılmaması, tüketicinin ifa konusu mal ya da hizmeti, bulunduğu hal üzere kabul ettiği sonucunu doğuracak ve bu yönde gerçekleşen varsayımın aksi, hiçbir suretle kanıtlanamayacaktır.
Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda doğrultusunda açık ayıp olarak nitelendirilen hususlara ilişkin, 4077 sayılı kanun kapsamında davacının malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ayıp ihbarında bulunmaması sebebiyle açık ayıplara dayalı tazminat isteminin reddine karar verilmiş ise de, davalı ... Kayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi"nin, davacının 30 günlük sürede ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğine ilişkin savunmasını içeren cevap dilekçesini, dava dilekçesinin tebliğ edildiği 28.10.2013 tarihinden itibaren işlemeye başlayan iki haftalık cevap süresi geçtikten sonra, 25.12.2013 tarihinde mahkemeye sunduğu anlaşılmaktadır. Def"i niteliğinde olan ayıp ihbar külfetininn yerine getirilmediğine ilişkin savunmanın davalı tarafça süresi içerisinde ileri sürülmemesi halinde, hakim tarafından resen nazara alınması mümkün değildir. O halde mahkemece, davalı ... Kayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi yönünden taşınmazda bulunan açık ayıp olarak nitelendirilen iş ve imlatalara ilişkin de değerlendirme yapılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözetilmeksizin, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı ... Limited Şirketi tarafından cevap dilekçesinde diğer savunmalarının yanında davacının 30 günlük süre içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, mahkemeye sunulan cevap dilekçesinde tarih belirtilmediği gibi, havale tarihi de bulunmamaktadır. Def"i niteliğinde olan ayıp ihbar külfetinin yerine getirilmediğine ilişkin savunmanın davalı tarafça süresi içerisinde ileri sürülmemesi halinde, hakim tarafından resen nazara alınması mümkün değildir. O halde mahkemece, davalı ... Limited Şirketi’nin cevap dilekçesinin süresinde sunulup sunulmadığı araştırılıp, sonucuna göre davalı ... Limited Şirketi’nin süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığına ilişkin savunmasının dikkate alınıp alınmayacağı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre tarafların tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 278,00 TL harcın davalılara ayrı ayrı iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi