13. Ceza Dairesi 2020/5316 E. , 2020/4838 K.
"İçtihat Metni"Hırsızlık suçundan sanık ..."in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 491/ilk, 522/1 ve 59/2. maddeleri gereğince 654.210.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine dair Alanya Sulh Ceza Mahkemesinin 28/03/2003 tarihli ve 2002/1356 esas, 2003/816 sayılı kararıyla ilgili olarak sanık tarafından memnu hakların iadesi talebi üzerine, sanığın herhangi bir hak yoksunluğunun bulunmadığından talebinin reddine ilişkin Alanya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/07/2017 tarihli ve 2012/1356 esas, 2003/816 sayılı ek kararının kesinleşmesini müteakip, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün 27/06/2018 tarihli ve 2018/65538/42230 sayılı yazısı ile Alanya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/07/2017 tarihli ve 2012/1356 esas, 2003/816 sayılı ek kararı ile hükümlünün memnu hakkının iadesi ve adli sicil kaydının silinmesi talebinin reddine ilişkin karar verildiği, kararın sadece memnu haklarının iadesi talebinin reddine yönelik olması gerektiği belirtildiğinden dosyanın resen incelenmesi ile memnu hakların iadesi talebinin reddine dair Alanya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/07/2017 tarihli ve 2012/1356 esas, 2003/816 sayılı sayılı ek kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 10/02/2020 gün ve 94660652-105-07-21383-2019-Kyb sayılı yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 18/02/2020 gün ve 2020/20938 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150/2. maddesindeki “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olan suça sürüklenen çocuğa baro tarafından zorunlu müdafii atanmak suretiyle, sanığın hükmün açıklandığı 25/10/2018 tarihli celsede müdafii huzurunda savunmasının tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Alanya Sulh Ceza Mahkemesinin 28/03/2003 tarihli ve 2002/1356 esas, 2003/816 sayılı kararı ile 765 sayılı TCK"nın 491/ilk, 522/1 ve 59/2. ve 647/4 ve 6. maddeleri uyarınca 654.210.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen ve adli sicil kaydı silinerek, mahkûmiyet kaydı arşive alınan hükümlü ... vekilinin 06.06.2017 tarihli dilekçesi ile hükümlünün yasaklanmış haklarının iadesi isteminde bulunması üzerine mahkemece ek karar ile “... memnu hakların iadesi ile ali sicil kaydının silinmesi taleplerinin reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi, belli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak gerek Ceza Kanunu’nda, gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının kaldırılmasını sağlayan hukuki bir düzenleme olup, 765 sayılı TCK’nın 121 ve 124. maddeleri ile 1412 sayılı CMUK’nın 416 ve 420. maddelerinde yer alan "yasaklanmış hakların geri verilmesi"
kurumuna, 5237 sayılı TCK"da ve 5271 sayılı CMK"da yer verilmemiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun"un 38. maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 13/A maddesi eklenmek suretiyle tekrar düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ceza mahkûmiyetinden doğan müebbet hak yoksunluklarının giderilmesi amaçlanmıştır.
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu"nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.
Bu itibarla, mahkûm olduğu hapis cezası infaz edilmiş olan hükümlü vekilini talebinin yukarıda izah edilen 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulü ile bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi, yine 6290 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 11/04/2012 tarihinden itibaren adlî sicil ve arşiv kayıtlarının silinmesi işleminin münhasıran Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yapılması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden KABULÜ ile, Alanya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/07/2017 tarihli ve 2012/1356 esas, 2003/816 sayılı sayılı ek kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca BOZULMASINA, gereğinin yerel mahkemece yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına göderilmesine, 03/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.