11. Hukuk Dairesi 2018/4309 E. , 2019/5447 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/07/2017 tarih ve 2016/466 E- 2017/298 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 24/05/2018 tarih ve 2017/1727 E. - 2018/579 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin kurucusu ve ortağının isminin DOROTHEE SCHUMACHER olduğu ve dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı olduğu, DOROTHEE SCHUMACHER ibareli markanın dünyanın birçok ülkesinde tescilli bulunduğu, müvekkilinin DOROTHEE SCHUMACHER+ŞEKİL ibare ve biçimli markasının, Madrid Protokolü hükümlerine göre 11.06.2015 tarihli belirleme ile Türkiye’de de tescili için yapmış olduğu, 2015/54990 kod numarası verilen marka tescil başvurusunun Resmî Marka Bülteni"nde yayımlandığı, davalının "SCHUMACHER" ibareli, 24, 25 ve 26. sınıf ürünleri içeren markalarına dayanarak başvurunun reddi istemiyle itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesi tarafından kısmen kabul olunduğunu ve başvurunun 25. sınıftaki ürünler için reddedildiği, ret kararının kaldırılması istemiyle itiraz üzerine, itirazı inceleyen YİDK"nın 2016/M-10294 sayılı kararıyla itirazı reddettiği, kararın haksız ve hukuka uygun bulunmadığı, başvuru konusu DOROTHEE SCHUMACHER+ŞEKİL ibare ve biçimli işaret ile davalının "SCHUMACHER" ve SCHUMACHER+ŞEKİL" ibare ve biçimli markaları arasında bütünsel olarak bıraktıkları umumi intiba itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak markaların tamamen farklı olduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, kurumun yapmış olduğu işlemlerin hukuka uygun bulunduğunu, anlamsal, görsel ve sescil olarak başvuru konusu "DOROTHEE SCHUMACHER+ŞEKİL" ibareli işaret ile davalının SCHUMACHER ve "SCHUMACHER+ŞEKİL" ibare ve biçimli markalarının bıraktığı genel izlenimin aynı olduğunu, başvuru konusu işarette DOROTHE ibaresinin bulunmasının farklı bir etki doğurmadığını, zira asıl ve ayırt edici unsurlarının anlamsal, görsel ve sescil olarak çok yakın olduklarını, farkların markalar arasında yeterince ayırt edicilik sağlamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davacının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin 1996 yılından beri ticari faaliyette bulunduğunu, ihracat yaptığını, WIPO"da uluslararası tescili yapılarak Avusturya, Fransa, Almanya gibi ülkeleri kapsayacak biçimde birçok ülkede yerel tescillerinin gerçekleştirildiğini, markalarını kullandığını, markalar ile başvuru arasında iltibas bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalının "SCHUMACHER" ve "SCHUMACHER+ŞEKİL" ibareli markalarıyla davacının "DOROTHEE SCHUMACHER" ibare ve biçimli başvurusu arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira marka ve başvuru konusu işaretin bir bütün olarak korunabileceği, bu ibarenin çok tanınmış bir moda tasarımcısı olan "DOROTHEE SCHUMACHER"i işaret ettiği, bu sebeple daha baştan hangi mal ve hizmetle ilgili olarak kullanılırsa kullanılsın yüksek bir ayırt edicilik taşıdığı, ortalama tüketicinin bu işareti görüp duyduğunda sadece DOROTHEE ve sadece SCHUMACHER olarak değil, bütünsel olarak "DOROTHEE SCHUMACHER şeklinde algılayacağı, davalının markalarının ise sadece "SCHUMACHER" ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin çok yaygın bir kullanımının bulunduğu, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu 25. sınıf ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, "DOROTHEE SCHUMACHER" ibare ve biçimli işareti gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun "SCHUMACHER" ve "SCHUMACHER+ŞEKİL" ibareli markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, bunun sonucunda "SCHUMACHER" ve "SCHUMACHER+ŞEKİL" markasıyla sunulan ürün ve hizmetleri satın almak veya yararlanmak isterken "DOROTHEE SCHUMACHER" ibare ve biçimli başvuru konusu işaretle sunulan ürün ve hizmetleri satın alma biçiminde bir yanılgıya düşmeyeceği, her iki tarafın markalarının, her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere "SCHUMACHER" ibaresinin kaynağı olan Almanya"da ayrı ayrı tescilli olduğu, bunun iki işaretin iltibasa neden olacak derecede benzer bulunmadığını gösterdiği, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüyle TPMK YİDK"nın 2016/M-10294 sayılı kararının davacı itirazının reddi yönünden iptaline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
Dava; marka tescil başvurusunun kısmen reddine dair TPMK YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve dosyadaki delillere göre, davacının marka başvurusuna konu “DOROTHEE SCHUMACHER+ ŞEKİL” ibare ve biçimli marka tescil başvurusunda “DOROTHEE SCHUMACHER” ibaresinin bir ad soyad markası olmasına ve bu haliyle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin doğmayacak olmasına göre, davalılarca yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. madddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 16/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.