11. Hukuk Dairesi 2018/4220 E. , 2019/5703 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/07/2017 tarih ve 2016/477 E- 2017/384 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 06/06/2018 tarih ve 2018/30 E- 2018/682 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin “DİYEFORM” ibareli 2015/97093 sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin “ETİ FORM”, “ETİ FORM ŞEKİL”, “FORM EXTRA”, “FORM PLUS”, “FORM ŞEKİL”, “FORM+” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın 29, 30 ve 32. sınıf bir kısım mallar yönünden kabul edildiğini, anılan karara karşı yeniden inceleme taleplerinin YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, müvekkilinin öz markalardan oluşan yaklaşık 600 ürün çeşidine sahip olduğunu, bu özel markaların sadece BİM mağazalarında satışa sunulduğunu, bu nedenle taraf markalarının hiçbir şekilde yan yana gelmeyeceğini, tüketicilerin farklı mağazalarda satışa sunulan dava konusu markaları alırken yanılmasının mümkün olmadığını, FORM ibaresinin şahsa, kuruma münhasır marka haline gelebilecek nitelikte ibare ya da bir markanın esas unsuru olabilecek nitelikte bir ibare olmadığını, ETİ FORM ve DİYEFORM markaları arasında bütüncül yaklaşım itibariyle görsel ve işitsel olarak benzer olmadığını ileri sürerek YİDK’nın 2016-M-10241 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; başvuru konusu DİYEFORM markası ile kısmi redde gerekçe olan “FORM” ibareli markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olup ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili: davacının tescilini istediği “DİYEFORM” ibareli markası ile haksız yarar sağlama amacı güttüğünü, ihtilaf konusu markalar arasında benzerliğin ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalının kötü niyetle müvekkile ait tanınmış marka ile benzer marka yarattığını ve müvekkilin markalarının tanınmışlığından haksız kazanç sağlama amacı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu marka ile davalının tescilli markasının, 29., 30. ve 32. sınıfta yer alan mal ve hizmetleri açısından benzer olduğu, davacı markasının “DİYE” ve “FORM” kelimelerinin “DİYE(T)FORM” şeklinde birleşmesi ile oluştuğu, davalı markalarının ise “FORM” kelimesi ana unsurlu kelimelerden oluştuğu, telaffuzlarının farklı olduğu, markalar arasında görsel olarak farklılaşacak unsurların mevcut olduğu, dava konusu markalarda ayırt edici unsur olarak ileri sürülen “form” kelimesinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, markaların 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibasa yol açacak derecede benzer olmadıkları, redde mesnet gösterilen markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/4 bendi anlamında tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı, markaların benzer olmamaları nedeniyle tanınmışlığı etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’nın 2016-M-10241 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili ve davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacıya ait “DİYEFORM” ibareli 2015/97093 sayılı marka başvurusunun, 29, 30 ve 32. sınıf mallar yönünden kısmen reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne, anılan karara karşı davalı kurum ve davalı şirket vekillerince yapılan istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının marka başvurusunun kapsamından çıkarılan 29, 30 ve 32. sınıf malların redde mesnet davalı şirket markalarının da kapsamında yer aldığı, başvuru markasının “DİYE” ve “FORM” ibarelerinin bir araya getirilerek oluşturulduğu, başvuru markasında bir araya gelen ibarelerin anlamlarını kaybederek yeni ve farklı anlamda bir ibare ortaya çıkarmadığı, ortalama tüketici kitlesi nezdinde de davacıya ait başvuru markasının “DİYE+FORM” şeklinde iki ayrı ibare olarak algılanacağı, başvuru markasındaki “FORM” ibaresinin asıl ve ayırt edici unsur olduğu, bu itibarla markalar arasında 29, 30 ve 32. sınıf mallar yönünden 556 sayılı marka KHK"nın 8/1-b maddesi anlamda karıştırılma ihtimalinin bulunduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne dair İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalılar vekillerinin yapmış oldukları istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın davalı kurum ve davalı şirket yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 23/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.