11. Hukuk Dairesi 2017/5144 E. , 2019/2112 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/02/2017 tarih ve 2015/471 E. - 2017/46 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 19/10/2017 tarih ve 2017/800-2017/903 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, “vefa” unvanı, amblemi ve isminin müvekkili şirketin kurucu ve ortakları tarafından aralıksız ve kesintisiz olarak 1876 yılından beri kullanıldığını, müvekkil şirketin yetkili ve ortaklarının “vefa” ailesine mensup olduklarından, miras sebebiyle edindikleri hakları aynen devam ettirdiklerini, müvekkil şirket ile davalı diğer aile şirketi arasında devam eden davaların tümünde yapılan bilirkişi incelemelerinde, müvekkili şirketin kurucu ortaklarının “vefa” ismi ve unvanı üzerinde hak sahibi olduğunun ve "vefa" ibaresinin tek bir kişinin tekeline bırakılamayacağının belirlendiğini, buna karşın davalının 04.05.2012 tarihinde "VEFA" ibareli 29/1, 2, 3, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11; 30/1-15, 31/1, 3; 32/2, 3; 35/6, 39/1, 43/1, 2, 3. sınıf hizmet ve ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2012/41259 kod numarası verilen başvuruya müvekkilinin kötüniyet, iltibas ve tanınmışlık vakıasına dayanarak yaptığı itirazın, diğer davalı TPMK ..."nın 2015/M-9285 sayılı kararı ile kısmen kabul olunduğunu ve başvurunun "turşular, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler" ürünleri için reddedildiğini, oysa başvurunun tescilinin müvekkilinin "VEFA" esas unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp, itibar ve ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı TPMK ..."nın anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, “Vefa Bozacısı” denilince 1876’dan günümüze kadar aynı tarihi binanın ve kesintisiz olarak ticari faaliyet yürüten müvekkili şirketin akla geldiğini, “vefa” ve “vefa bozacısı” ibareleri üzerinde tek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, “vefa” asıl unsurlu pek çok markalarının bulunduğunu savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; redde mesnet alınan davacıya ait markaların asıl ve ayırt edici unsurunun "VEFA" ibaresinden oluştuğu, davalının başvurusunun da "VEFA" ibareli olduğu, dolayısıyla tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibarelerin aynı veya benzer anlamsal, sescil ve görsel etkiyi bıraktıkları, bütünsel olarak bıraktıkları izlenimin bu marka ve işaretlerin birbirleriyle ilintili oldukları yönünde kanaat oluşturduğu, davacının markalarındaki ürün ve hizmetlerden yalnızca "turşu" ürününün, davalı başvurusunun kapsamında "turşu ürünü için mağazacılık hizmeti" biçiminde yer aldığı, diğer mal ve hizmetlerin tamamen farklı türden olduğu, ayrıca bu farklı türden olan ürün ve hizmetler için davacının fiili bir kullanımının da ispatlanmadığı, başvurunun kötüniyetli olduğunu gösterir bir kanıtın bulunmadığı, zira farklı türden olup davalının önceki markalarının kapsamında bulunan ürün ve hizmetlerin, davalının "VEFA" ibareli önceki tarihli markalarının kapsamında, davacının 32/1, 29/4,7 ve 35/1-5. sınıf ürün ve hizmetleri içeren markalarından bağımsızlaşmış, yeni ve seri bir marka olduğu ve kendisine kazanılmış hak sağlayacağı, davalının diğer yargılamalarda işbu davada varılan sonucu değiştirecek nitelikte bir ikrarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı ..."nın 2015/M-9285 sayılı kararının "müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için turşu ürünlerinin bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)," hizmetleri yönünden iptaline, diğer davalı adına tescilli 2012/41259 sayılı markanın sayılı hizmetleri bakımından hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı kurum vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin verdiği kararda, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı kurum vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden davacı ve davalı kurumdan ayrı ayrı alınmasına, 13/03/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.