11. Hukuk Dairesi 2020/4390 E. , 2021/5962 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 09.02.2017 tarih ve 2014/327 E. - 2017/150 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce verilen 22.11.2019 tarih ve 2017/3375 E. - 2019/2594 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili; taraflar arasında ambalaj kutusu temini için sözlü anlaşma yapıldığını, bu anlaşma uyarınca davaya konu Halkbank’a ait her biri 50.000 TL bedelli olmak üzere 30/11/2012, 07/12/2012, 14/12/2012, 21/12/2012, 28/12/2012, 04/01/2013, 11/01/2013 ve 18/01/2013 tarihli çeklerin davacı şirket tarafından davalıya verildiğini ancak davacı şirketin çeklerin birlikte imzaya yetkilisi ...tarafından imzalandığını, birlikte imzaya yetkili diğer müdürün imzasının ilk mal tesliminde tamamlanacağının kararlaştırıldığını, davalının ekonomik durumunun kötü gitmesi üzerine ürünleri teslim edemeyeceğini ve yukarıda belirtilen çekleri de iade edeceğini bildirmesine rağmen çeklerin iade edilmediğini, müvekkili şirketin çift imza ile temsil edildiğini gerek davalının gerekse 3. şahısların bildiğini, bu durumun ticaret sicil müdürlüğünde de tescil ve ilan edildiğini ileri sürerek çeklerde çift imza olmadığından ve çeklerin bedelsizliğinden dolayı çeklerden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile çeklerin iptaline ve iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili; davacının sırf borcunu ödememek için bu davayı açtığını, davacı şirket müdürlerinin Halil ... ve ...olduğunu ve davacının birlikte imza esası ile temsil edildiğini bu dava ile öğrendiklerini, taraflar arasında uzun süredir devam eden ticari ilişkide davacının tüm ticari yetkilerinin ...tarafından tek imza ile kullanıldığını, tek imza ile temsil konusunda davacı tarafından görünüş ve fiili durum yaratıldığını, temsil yetkisinin sınırlandırılmasının tescil ve ilan edilmesine rağmen oluşturulan hukuki görünüş ve icazet nedeniyle davalının iyi niyetli olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleştirilen dava dosyasında davacı; asıl davada iptali istenen çeklerden 30/11/2012 keşide tarihli ve 50.000 TL bedelli çekin tahsili için davalı banka tarafından davacı aleyhine İstanbul 2. İcra Müdürlüğü"nün 2013/1932 esas sayılı dosyası ile takibe geçtiğini, davalı bankanın bilerek müvekkil aleyhine ve zararına hareket ettiğini ileri sürerek söz konusu takip ve çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili; müvekkilinin dava ve takibe konu çeki haklı nedenlerle elinde bulundurduğunu birleşme talebinin yerinde olmadığını beyanla davanın reddiyle %20 oranında tazminata hükmedilmesini savunmuştur .
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davacı şirketin esas sözleşmesi ve ticaret sicil kayıt bilgilerine göre temsil ve ilzam için iki müdürün birlikte yetkili olduğu kabul edilmiş ise de davacının hem davalı hem de dava dışı kişilerle gerçekleştirmiş olduğu ticari ilişkilerde kullanmış olduğu çeklerde tek imza attığı ve bu şekilde tek imza ile tanzim edilen çeklerle ilgili ödemelerin dahi gerçekleştirildiği, bu suretle ticaret sicil kayıtlarına rağmen fiili olarak tek imza ile çek keşide etme uygulamasının yerleştiği ve dışarıya karşı bu görüntünün verilmiş bulunduğu, bu haliyle davaya konu çeklerde davacı ... esas sözleşmesi ve ticaret sicil kayıt bilgilerine uygun olarak çift imzayla çek keşide edilmediğinden bahisle geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve hukuken korunmasının mümkün bulunmadığı ayrıca davaya konu çeklerin taraflar arasında yapılan sözlü anlaşma uyarınca mal teslimine karşılık verildiği ve malların teslim edilmediğinden iadesinin gerektiği iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, asıl ve birleşen davalarda davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; davalı yanın daha önce tek imza ile keşide edilmiş çekleri ödemesi karşısında, davacı şirketin bu şekilde temsil edildiği ve tek imza ile temsilin bağlayıcılığı kendilerince de müteaddid defalar kabul görmüş bir uygulama olduğu anlaşılmış olmakla davalı yanın imzaya ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiş olup, ispat yükü kendisinde olan davacı senet nedeni ile borçlu bulunmadığına yönelik ispat vasıtası getiremediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davalara yönelik davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 19,80 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 11.10.2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.