11. Hukuk Dairesi 2019/1859 E. , 2020/51 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/02/2018 tarih ve 2017/279 E.- 2018/56 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 07/02/2019 tarih ve 2018/724 E.- 2019/97 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; davacının 2016/78525 sayılı "BEREKET FİNANS" ibareli marka başvurusunun, davalı TPMK tarafından dava dışı Türkiye Halk Bankası A.Ş"ye ait 2007/54449 sayılı "Bereket" ibareli tescilli marka nedeniyle 556 sayılı KHK"nın 7/1-b maddesi kapsamında aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu gerekçesiyle reddettiğini, bu karara yapılan itirazın da 2017-M-4092 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, "Bereket" kelimesinin müvekkili bankanın kurulduğu 1984 yılından bu yana yaygın olarak kullanıldığını, açıkça müvekkili banka ile özdeşleştiğini, 19 Kasım 1997 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi ile "Bereket Finans" kelimesinin işletme adı olarak tescil ve ilan edildiğini, dava dışı banka tarafından "bereket" markasının ciddi kullanımının söz konusu olmadığını, itiraza mesnet gösterilen marka ile müvekkili şirketin başvurusunun benzemediğini ileri sürerek davalı TPMK YİDK kararının iptalini, başvuru markasının müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının "BEREKET FİNANS" ibareli markası ile redde mesnet 2007/54449 sayılı "Bereket" ibareli markanın, 556 sayılı KHK 7/1-b maddesi anlamında, gerek markalardaki "BEREKET" şeklindeki işaret gerekse 36. sınıftaki "Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri." açısından görsel (fonetik), sesçil ve anlamsal olarak birebir ayniyet ya da ilk bakışta fark edilemeyecek derecede ayniyete yakın benzer olduğu, ayrıca başvuru markasındaki "FİNANS" ibaresinin 36. sınıftaki hizmetlerin niteliği yönünden tanımlayıcı bulunduğu ve bu nedenle markanın asli unsuru olmadığı, davacı başvuru markasının "ALBARAKA BEREKETLİ EMEKLİLİK" ibareli önceki markalarının serisi olduğunu ileri sürülse de 2014/95478 ve 2014/95476 sayılı markalarının tescil tarihlerinin 2015 olduğundan, uzun süreli kullanılması şartı ile sonraki markalardaki asli unsurun muhafaza edilmesi şartı gerçekleşmediğinden, seri marka iddiasına bağlı müktesep hak koşullarının da oluşmadığı, mesnet markanın hükümsüzlüğü istemli Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi"nin 2017/174 esas sayılı davasının bekletici mesele yapılması talebi açısından ise de, TürkPatent YİDK kararlarının verildiği tarihteki mevcut hukuksal durum dikkate alınıp ona göre karar verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı vekili 14.03.2019 tarihli dilekçesinde, hem gerekçeli kararın usule aykırı şekilde tebliğ edildiğini ileri sürmüş hem de geçerli mazereti olduğunu ileri sürerek HMK"nın 98. maddesi uyarınca eski hale getirme ve temyiz isteminde bulunmuştur. Bu iki vakıanın birlikte ileri sürülmesi çelişkili nitelikte olduğu gibi dava dosyasındaki vekaletnamede davacı adına davayı takip etmek üzere birden fazla vekilin yetkili kılındığının anlaşılması da gözetilmek suretiyle yerinde olmayan eski hale getirme isteminin reddi gerekmiştir.
2- Öte yandan, gerekçeli kararın 21.02.2019 tarihinde, gerekli meşruhat da verilmek suretiyle, vekil ile birlikte çalışan Füsun Urfalı"ya tebliğ edildiği, tebliğ işleminde Tebligat Kanunu"nun 17. maddesine aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK"nın 361/1 maddesi uyarınca süresi içerisinde yapılmayan davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin eski hale getirme isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince yapılan istinaf başvurunun esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 2018/724 E.-2019/97 K. sayılı kararına yönelik temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 06/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.