11. Hukuk Dairesi 2018/3418 E. , 2020/694 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/12/2016 tarih ve 2015/401 E- 2016/1055 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 10/05/2018 tarih ve 2017/575 E- 2018/486 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 21.01.2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin 16.01.2015 tarihli genel kurulunda alınan 3 nolu kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar aleyhine davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, duruşma açılarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava; davalı şirketin 16/01/2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında 3 nolu gündem maddesi ile alınan kararın TTK 445. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olup bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece mahkemesi tarafından alınan ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunu yeterli görmeyerek duruşma açmış, yeni bir heyetten bilirkişi raporu alarak davalı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesiyle, bölge adliye mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşıldığı takdirde ve ancak bu halde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olmakla, aynı yasanın 353/1-b-2 ve 3. maddelerinde öngörüldüğü üzere, ilk derece mahkemesi kararında kanunun uygulanmasında veya gerekçesinde hata bulunması halleri ile ilk derece yargılamasına ilişkin tahkikat eksiklikleri duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmekte olup yine aynı Yasa"nın 356. maddesinde ise 353. maddede belirtilen hususlar dışında duruşma açılmasının gerekli olduğu belirtilmiştir.
Bu hükümlerin birlikte yorumlanmasından, konumuzla ilgili olarak belirtmek gerekirse, ilk derece yargılaması aşamasına ilişkin tahkikat eksikliğinin saptanması, somut davada olduğu gibi ilk derece yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunun ve yapılan tahkikatın hükme elverişli bulunmadığının anlaşılması, yeni bir rapor alınmasının gerekli bulunması halinde, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği anlaşılmalıdır. Duruşma açılmaksızın giderilebilecek yargılama eksikliklerinin varlığı halinde, bölge adliye mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğine ilişkin bir kanun düzenlemesinin, bu eksikliğin duruşma açılmadan giderilemeyecek nitelikte olması veya duruşma açılarak giderilmesi halinde başka bir cihet öngördüğünü söylemek olanaklı değildir. 6100 sayılı HMK’da düzenlenen istinaf sisteminde ve buna ilişkin sevkedilen hükümlerde, incelenen ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygunluğunun, eksik yapılan tahkikat işlemlerinin ikmali suretiyle anlaşılması gibi bir hal, süreç ve sonuç öngörülmemiştir. Aksinin düşünülmesi, temyize konu kararda olduğu gibi, bölge adliye mahkemesince verilen kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşmasına sebebiyet verecektir.
Bu durumda, yukarıda belirtilen yasa hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmekte olup istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.