10. Hukuk Dairesi 2020/5034 E. , 2021/6872 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
...
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, alınmayan temyiz harcının davacıdan alınmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üyeler ... ve ..."ın muhalefetlerine karşı, Başkan ... ile Üyeler ... ve ..."ın oyları ve oy çokluğuyla, 25/05/2021 gününde karar verildi.
(M)
(M)
...
KARŞI OY GEREKÇESİDİR
1.Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık “somut olayda sözleşme imzalanıp kuruma bildirilen 19/10/1992-31/05/1993 tarihleri arası hizmet tespiti kabul edilen davacı sigortalı açısından daha sonra 23.06.1993-14.11.1993 tarihleri arası noter onaylı sözleşme imzalanmasına ve bu sözleşme futbol federasyonuna bildirilmesine rağmen kuruma bildirim yapılmaması nedeni ile bu sözleşmenin hak düşürücü süreyi kesen belgelerden sayılıp sayılamayacağı ve buradan varılacak sonuca göre hak düşürücü sürenin geçip geçmediği noktasında toplanmaktadır.
2.İlk derece mahkemesince“taraflar arasında akdedilmiş olan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı nezdinde mevcut kayıtlarına ve noter onaylı tek tip profesyonellik sözleşmelerinin asılları dikkate alındığında davacının bu sözleşmelerde belirlenen süre zarfında davalı ... kulübünde kesintisiz olarak çalıştığı gerekçesi ile davacının davalı ... kulübüne ait işyerinde 19/10/1992 - 31.05.1993 tarihleri arasında ve 23/06/1993 - 14/11/1993 tarihleri arasında hizmet akdi ile kesintisiz ve asgari ücret ile çalıştığının tespitine” karar verilmiştir.
3. Kararın feri müdahil kurum tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesince “davalı işveren ile davacı arasında 23.06.1993-31.05.1994 dönemi yönünden akdedilen sözleşmenin bulunduğu, davacının Kuruma bildirimlerinin ise 15.10.1992-06.06.1993 tarihleri arasında yapıldığı, Kuruma bildirim yapılmayan ve yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda hak düşürücü süreyi kesecek nitelikte belge bulunmayan 23.06.1993-14.11.1993 tarihleri arası dönem yönünden çalışmanın sona erdiği tarihi takip eden yılbaşından dava tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek bu dönem yönünden istemin hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği gerekçesi ile esastan kaldırılarak, davacının davalı ... kulübüne ait işyerinde 19/10/1992-31/05/1993 tarihleri arasında hizmet akdi ile kesintisiz ve asgari ücret ile çalıştığının tespitine,23/06/1993-14/11/1993 tarihleri arasındaki dönemin hak düşürücü süre nedeniyle reddine,” karar verilmiştir.
4.Kararın davacı sigortalı ve feri müdahil tarafından temyizi üzerine ise çoğunluk görüşü ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
5. İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun temel ilkelerinden birisi de, işçi-sigortalı lehine yorum ilkesidir. İş hukukunun temel prensipleri arasında yer alan işçinin korunması ilkesinin bir sonucu olan işçi lehine yorum ilkesi, sosyal güvenlik hukukunda kendini sigortalı lehine yorum şeklinde göstermektedir. Sosyal güvenlik hukukunda genel amaç, bu haktan olabildiğince fazla kesimin yararlanabilmesi yani kapsamının genişletilmesidir. Diğer bir ifadeyle bu hukukun uygulanmasında esas alınacak temel ilkelerden birisi de şartlar elverdiği ölçüde sigortalı lehine yorum yapılmasıdır.
6. Sosyal devlet; bireylere belirli bir sosyal güvenlik hakkı ve asgari gelir düzeyi öngören, sağlık ve refah hizmetlerinden serbestçe yararlanma ve belirli bir yaşa kadar eğitim olanağı sunan, bir takım sosyal riskleri önleyici tedbirler alan devlet anlayışıdır. Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu da, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Dolayısıyla, hukuk kuralı uygulanırken anayasada güvence altına alınan en temel haklardan biri olan sosyal güvenliğin esas ilkelerinden (sosyal güvenliğinin kapsamının ve uygulama alanının kişiler ve riskler açısından genişletilmesi) hareket ederek sigortalı lehine yoruma başvurulması yanlış olmayacaktır. Bu kapsamda, yorum yöntemi seçilirken tek bir yorum yönteminden hareket etmek yerine; bu hukuk dalının genel niteliği ve amacı da göz önüne alınarak yoruma başvurmak daha sağlıklı sonuçlar verecektir. Değişik tarihlerde verilen yargı kararlarına bakıldığında; sigortalı lehine yorum ilkesinin uygulamaya geçirildiği görülmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1990 yılında verdiği bir kararda (Y.H.G.K 14.2.1990 E. 1989/10-391 K. 1990/83); "Kanunun çok açık olmasına karşın yine de kuşkulu bir durumun varlığı iddia edildiği taktirde şüphenin sigortalının lehine yorumlanacağı ise iş ve sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerindendir" diyerek bunu vurgulamıştır(Prof. Dr. Nurgül Emine Barın, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku’nda Sigortalı Lehine Yorum İlkesi. Internatıonal Conference On EurasıanEconomıes 2016 s: 236 vd).
7.Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun “Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79. maddesinin onuncu fıkrasında, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak (5) yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmıştır. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
8. Öncelikle temel ve vazgeçilmez hak olan sosyal güvenlik hakkı sınırlanırken, hak düşürücü sürenin kesilmesi yönünde, Anayasa’nın 13. maddesinin göz ardı edilmemesi gerekir. Anayasanın 13. maddesinde temel hakların özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir. Sosyal güvenlik hakkının hak düşürücü süre açısından önem taşıyan belgelerin yönetmeliğe bırakılması ve yönetmelikte sınırlandırılması, Anayasa düzenlemesine uygun olmadığı gibi kurumun tespit ettiği çalışmaların da bu kapsamda değerlendirilmesi, takdir hakkının kötüye kullanılması açısından da doğru olmayacaktır. Kurumun kayıtlar var ise hiç tereddütsüz tüm sigortalılar için çalışmayı saptaması anayasal ve yasal görevidir.
9. Uyuşmazlığın çözümü için 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun ile ilgili mevzuatın bilinmesi ve düzenlenen futbolcu sözleşmesinin bu kapsamda Yönetmelikte belirtilen resmi belgelerden olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
10. Özerk ve özel hukuk hükümlerine tabi ancak kamu gücünü kullanan Futbol Federasyonunun kanuna göre amacı “her türlü futbol faaliyetlerini milli ve milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek” olarak belirtilmiştir. Futbolcu ile spor kulübü arasındaki sözleşmenin unsurları ve kapsamı Türkiye Futbol Federasyonu tarafından düzenlenmiş olan Talimatlar çerçevesinde belirlenmektedir. Türkiye Futbol Federasyonu Profesyonel Futbolcuların Statüsü Ve Transferleri Talimatı gereği futbolcu sözleşmeleri noterden düzenlenmeli ve federasyona onaylattırılmalıdır.
10. Somut uyuşmazlığa gelince davacı sigortalının 19/10/1992 - 31.05.1993 tarihleri arasında ve 23/06/1993 - 14/11/1993 tarihleri arasında noterden onaylı futbolcu sözleşmesi ile davalı ... kulübünde çalıştığı sabittir. Davacının 19.10.1992-31.05.1993 arasında kuruma işe giriş bildirgesi bildirimi yapılması nedeni ile hizmetinin kabul edilip, noter onaylı ve federasyona bildirilen sözleşmelerle çalıştığı sabit olmasına rağmen sonraki dönem 23.06.1993-14.11.1993 tarihleri arasındaki hizmetinin hak düşürücü süre nedeni ile reddi ilk dönem bildiriminin kabulü, sözleşmelerin kamu kurumuna bildirilen belge niteliğinde olması karşısında isabetli olmamıştır. Anılan hükümlere davacı ile yasal kapsamda sözleşme imzalanmıştır. Kamu kurumu niteliği, Anayasa’nın 135. Maddesi uyarınca verilen Federasyon onaylı sözleşme bulunmaktadır. Davacı hakkında düzenlenen bu sözleşmenin işverenden sadır olduğu açıktır. Federasyon tarafından onaylandığına göre resmi belge saymak gerekir. Kurumca çok rahatlıkla çalıştığı saptanabilecektir.Sigortalı lehine yorumda bunu gerektirmektedir. İlk derece mahkemesinin kabul kararı yerinde olup, davacı temyizi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan Sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılmamaktayız.
... ...