Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2929
Karar No: 2019/852
Karar Tarihi: 24.01.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/2929 Esas 2019/852 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/2929 E.  ,  2019/852 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vasisi tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmesi üzerine, adli yardım talebinin kabulüne karar verildikten sonra Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu dava konusu 343 parsel sayılı taşınmazı davalının hiçbir hukuki ilişkiye tabi olmaksızın kullandığını belirterek davalının 343 parsel sayılı taşınmazdan tahliyesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla toplam 10.000,00TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, 29.02.2012 tarihinde ıslahla dava değerini 53.025,02 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı, dava konusu 343 parseldeki araziyi uzun zamandır ektiğini, ancak son 10 yıldır rahatsızlığı nedeni ile kendisinin ekmediğini, oğlunun ektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 343 parsel sayılı taşınmaza davalının elatmasının önlenmesine ve arazinin davacıya teslimine, davacının ecrimisil talebinin kabulü ile 53.025,02TL ecrimisil alacağının 10.000,00TL’sinin dava tarihi olan 20.09.2011 tarihinden, bakiye 43.025,02TL alacağın ise ıslah tarihi olan 29.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine;hüküm, davalı vasisi tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmiştir.
    Davalı vasisinin ekte sunduğu fakirlik belgesi nazara alınarak; adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi;
    Dava, çaplı taşınmazda elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
    Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
    Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
    25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
    Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçeleri bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK"nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
    Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
    Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
    İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
    Somut olaya gelince; dava konusu 343 parsel sayılı, tarla vasıflı taşınmaz tam malik olarak davacı adına kayıtlı olup, davacı taşınmazı 09.12.2005 tarihinde satın almıştır. Davacı 13.07.2010 tarihinde davalıya göndermiş olduğu ihtarnamede, davalının tebliğden itibaren bir hafta içerisinde taşınmazı boşaltmasını, sulama birliğine olan borçlarını ödemesini, aksi takdirde aleyhine alacak, ecrimisil ve elatmanın önlenmesi davası açacağını ihtar etmiştir.
    Mahkemece hükme esas alınan 10.02.2012 tarihli bilirkişi raporunda; 2007 yılına ilişkin ana ürün olarak mısır ecrimisil geliri belirlenmiş ve belirlenen bu değere TÜFE uygulanarak 29.09.2007 tarihinden 29.09.2011 tarihine kadar 53.025,02 TL ecrimisil hesap edilmiştir.
    Dava, 1086 sayılı HUMK’un yürürlükte olduğu 20.09.2011 tarihinde açılmıştır. Mahkemece 01.12.2011 tarihli duruşmada; taraflara delil ve tanık listesi bildirmeleri için 2 haftalık süre verilmiş ve tanıkların taraflarca keşif mahallinde hazır edildiğinde dinleneceği bildirilmiştir. 27.01.2012 tarihinde keşif icra edilmiş, davalı ise tanık listesini 27.02.2012 tarihinde sunmuştur. Mahkemece, 05.04.2012 tarihli duruşmada; davalının celse arasında tanık bildirdiği, davacı tarafça da sonradan bildirilen tanıkların dinlenilmesine muvafakat edilmediğinden davalının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. (1086 sayılı HUMK’un 73.) maddesi, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’nın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden, açıklama ve ispat haklarını kullanmalarını sağlamadan hükmünü veremez. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.
    Tanıkların taraflarca hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural yoktur. Bunun aksinin kabulü, adil yargılanma hakkı (TC. Anayasası 36. madde) kapsamında olan iddia ve savunma hakkının (6100 s. HMK"nın 27., 1086 sayılı HUMK"un 78. maddeleri) kısıtlanması ve eksik inceleme sonucunu doğurur.
    Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Davanın açılış tarihi itibariyle yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK’daki delillerin bildirilmesi ve toplanmasına ilişkin usul kurallarının uygulanması gerekir. Mahkemece davalı tarafa delil ve tanık listesini bildirmesi için 2 haftalık süre verilmiş olup, sonradan kesin süre de verilmemiştir. Tanıkların taraflarca keşif mahallinde hazır edilmesinin istenmesi hukuka aykırıdır. Davalı savunmasında, dava konusu taşınmazı kendisinin kullanmadığını belirtmiş olup sonradan tanıklarını liste halinde bildirmiştir.
    Hâl böyle olunca; Mahkemece taşınmazın bulunduğu yerde yeniden keşif yapılarak tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, tanıkların keşif mahallinde dinlenilmesi, tebligat yapılmayan tanıklara da usulünce tebligat yapılması, tebligat yapılmasına rağmen gelmeyen tanıkların zorla getirtilmesi, davalının dava konusu taşınmaza haksız yere elatıp atmadığının belirlenmesi, elatmakta ise süresinin duraksamaya yer olmaksızın belirlenmesi, davalının haksız elattığının tespiti halinde ise, ecrimisil hesabının 13.07.2010 tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten 1 hafta sonrası ile dava tarihi arası için taşınmazın tarla niteliği de gözetilerek yukarıdaki ilke ve esaslar çerçevesinde hesap yapılması gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vasisinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi