8. Hukuk Dairesi 2018/16276 E. , 2019/1020 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
.K.. A R A R
Davacı ... vekili, davacıya düğünde takılan takılarda kullanılmak suretiyle evlilik birliği içinde davalı erkek adına bir adet mesken satın alındığını açıklayarak alacağın tespiti ile davalıdan tahsilini talep etmiş dava değeri fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL olarak bildirilmiştir. Harcını yatırmak suretiyle sundukları 06.05.2016 tarihli dilekçeyle talep 79.650,00 TL değer artış payı, 21.191,67 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 100.841,67 TL alacağın faiziyle birlikte tahsili olarak açıklanmıştır.
Davalı ... vekili, taraflara düğünde ortak takılan altınlardan sadece 4.000,00 TL civarında kısmın dava konusu meskenin peşinatını ödemede kullanıldığını, geri kalan tüm bedelin ise davalı tarafından karşılandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle dosyaya sunulan 10/03/2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 79.650,00 TL değer artış payı, 21.191,67 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 100.841,67 TL alacağın karar tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı ve katılma alacağı isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, tasfiyeye konu 44 nolu mesken yönünden davacının katılma ve değer artış payı alacağı olduğunun kabulü yerinde olmuş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya kapsamı ve yerleşik Yargıtay uygulamasıyla örtüşmediği anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlık incelendiğinde; dava konusu 44 nolu mesken için davalı erkek ile Kiptaş arasında 04.04.2006 tarihinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, tapuda tescilin ise 15.09.2010 tarihinde gerçekleştiği, taşınmazın 54.189,50 TL bedel ödenerek satın alındığı dosya içerisindeki bilgi, belge ve kayıtlardan anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan raporda taşınmazın edinme tarihi itibariyle değeri olarak Kiptaş"a ödenen bedel yerine teknik bilirkişi raporunda belirlenen 80.000,00 TL"nin esas alınması hatalıdır.
Kiptaş"a ödenen bedelin 44.000,00 TL"si bankadan 13.05.2006 tarihinde davalı adına çekilen konut kredisi ile karşılanmış, 120 ay vadeli kredinin bir kısım taksitleri mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden sonraya isabet etmektedir. Bu şekilde iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur. Somut olayda ise davalı lehine denkleştirme yapılırken izah edilen şekilde oranlama yapılmadığı, sadece mal rejimi sona erdikten sonra kalan kredi borcunun, meskenin tasfiye tarihi itbariyle sürüm değerinden düşümü ile yetinildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan davacının kişisel malı olan altınlarla mesken alımına katkısı yönünden değer artış payı alacağı hesabı da dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Mesken alınırken peşinatın bir kısım ödemesinde altınların kullanıldığına dair davalının da kısmen kabulü olduğu gözetilip, ödenen peşinattan yola çıkılarak değer artış payı alacağı belirlenmesi gerekirken, taraflar arasında görülen boşanma dosyası kapsamında aldırılan (dava konusu mesken alındıktan altı sene sonraki 30.09.2011 tarihi itibariyle değerlerin belirlendiği) kuyumcu bilirkişi raporu esas alınıp hesap yapılması da hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, dava konusu meskenin 54.189,50 TL"ye satın alındığı, peşinat ödemesinde davacı kadının altınlarının kullanıldığı, alım bedelinin 44.000,00 TL"sinin banka kredisi ile karşılandığı, bu kredinin evlilik birliği içi ve dışında ödenen taksitleri dikkate alınarak, az yukarıda izah edilen şekilde oranlama suretiyle davalı lehine denkleştirme yapılıp davacının katılma ve değer artış payı alacağını belirlemek olmalıdır. Yukarıda açıklanan usul ve yöntemler doğrultusunda eksiklikler giderildikten sonra bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine,taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.